Ankara Emniyeti'nin, geçen aralıkta yapılan sahte kanser ilacı operasyonu sırasında, kasten öldürme, nitelikli yağma, uyuşturucu ticareti ve tehdit gibi suçlardan aranan Necati Zaman’ı yakalamaya çalışırken ‘yanlışlıkla’ bir kadın hakim ve devletin kritik bir kurumunda çalışan eşinin evine baskın düzenlediği ortaya çıktı.

Polisin "adres karışıklığı" nedeniyle yanlış adrese gittiği ve eve sabah 7.20’de özel harekâtla girdiği, hakimi ve eşinin olayın peşini bırakmaması sonucu "sehven soruşturması" açıldığı belirtildi.

Yaşanan krizi aktaran Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu bugün yayımlanan "Baskın yapılan evden çıkan hâkim" başlıklı yazısında, "Bakanlardan bürokratlara kadar, devletin yetkili isimleri günlerdir özür diliyor, yanlış oldu diyor ama kriz çözülemiyor" ifadelerini kullandı.

"Aslında hedef, sahte kanser ilaçları sebebiyle çocuk ölümlerine neden olan bir örgüttü. Operasyonu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Emniyeti ile birlikte yürütmüştü" diyen Terkoğlu, 26 Aralık’ta başlatılan operasyonda beş ilde 37 kişinin gözaltına alındığını, piyasa değeri 4 milyon lira olan sahte ilaç ele geçirildiğini yazdı.

"Zaman’ın kasten öldürmeden nitelikli yağmaya, uyuşturucu ticaretinden tehdide kadar birçok dosyası vardı" diyen Terkoğlu, şu bilgileri verdi:

"Polise göre tehlikeli bir hedefti. Gelgelelim, Zaman’ın resmi adresi de telefonunun sinyal verdiği adresler de hep Ankara’daydı. Ankara Emniyet Müdürlüğü ile irtibatla, Zaman’a operasyon yapılmaya çalışıldı. 'Çalışıldı' diyorum, çünkü operasyon günü, sabah 7.20’de özel harekât polislerinin baskın yaptığı ev Zaman’ın çıkmamıştı!"

HAKİM VE EŞİ ŞERH DÜŞTÜ: ÖZEL HAREKÂT UNSURLARI GİRDİ

Terkoğlu yazısının devamında şu ifadeleri kullandı:

"Kimin mi çıktı?

Polisler, kadın hâkim Ş.G.K. ve devletin kritik bir kurumunda çalışan eşi R.K. ile karşılaştı

Durun, hemen aklınıza kötü bir şey gelmesin. Aslında yaşanan tam bir “sehven” vakasıydı. Gönderilen adreste “Birdal Sitesi Yolu Caddesi” yazarken Ankara’daki polisler “Birdal Sitesi”ne girmiş, operasyonu orada yapmıştı. Kısacası adresteki benzerlik nedeniyle polis yanlış eve girmişti.

Baskında bir de tutanaklara yansıyan tartışma yaşandı. Hâkim ve eşinin tutanağa düştüğü şerhi aktarayım: “İkamette bulunan şahısların kimliklerini ibraz etmelerine rağmen eve özel harekât unsurlarının girdiği...” Nitekim tutanakta polisler de eve girerek “kaba arama yapıldığı”nı kabul ediyordu.

Sıradan birinin evine girilse, muhtemelen karakolda günlerce “vallahi Zaman’ı tanımıyorum” diye derdini anlatmak zorunda kalacaktı. Ama bu kez “sehven” hikâyesi sert taşa çarpmıştı. Hâkim ve devletin kritik kurumunda çalışan eşi, meselenin peşini bırakmadı. Devreye önemli isimler girdi. Yıllardır duyduğumuz “sehven” vakalarının bu kez sorumlusu arandı.

Sehven soruşturması derinleşti. Uzun yazışmalar yapıldı. Olayın iç yüzü araştırıldı. Aslında Zaman’ın resmi adresi bambaşkaydı. Ancak resmi adresinden telefonu hiç sinyal vermiyordu. Bunun üzerine İstanbul polisi, Zaman’ın aboneliklerini araştırmış, bir tek internet abonesi olduğunu görmüştü. İnternet şirketinden adresini istedi. Burada Zaman’ın başvuruda beyan ettiği adres yazıyordu. Bilinçli mi saklanma yöntemi mi yoksa yanlışlık mı bilinmez, yazan adresteki sokak aslında olmayan bir sokaktı. Hâkimin ve eşinin oturduğu evin adresine çok benziyordu. Muhtemelen interneti bağlayanlar da Zaman’ı telefonla arayarak bulmuştu. İşin özeti buydu.

Soruşturmada Ankara Emniyeti İstanbul’u, İstanbul Emniyeti Ankara’yı suçladı. Ankara Emniyeti kendisine gelen adresin gerçekte olmadığını, olası en yakın adrese gittiğini söyledi. İstanbul Emniyeti ise Ankara’daki bir adres detayına vâkıf olamayacaklarını, Ankara Emniyeti’nin yeterince çalışma yapmadan baskın yaptığını, üstelik posta kutusunda farklı bir fatura görmek gibi detayları es geçerek eve girdiğini, girerken de yanına komşulardan tanık almamak gibi bir hata yaptığını ifade etti.

Operasyonu yapan polislerin WhatsApp yazışmalarına bakıldı. Sonradan yakalanan Zaman’a adresindeki tuhaflık soruldu.

Sadece bu kadar değil. Devletin pek çok kritik ismi hâkim ve eşini arayarak özür diledi. Ama kriz, bu yazı yazılırken halen bitmemişti. Polisler, “Bir hata olmuş, özür diledik, daha ne yapalım” havasındaydı.

Dosyayı kapadıktan sonra “işte burada” dedim. Son dönemde seçim nedeniyle sıkça duyduğumuz “muhasebe”nin ve “hesaplaşma”nın asıl adresi burası. Hayır, yanlış anlamayın. Evi yanlışlıkla basılan hâkim ve devlet görevlisi eşi, sabah sabah yaşadıkları korkunun hesabını sormakta son derece haklı. Mesele bu değil. Ancak son yıllarda sürekli duyduğumuz “sehven” vakaları herhangi bir vatandaşın hayatına denk gelince sonuç “ayıkla pirincin taşını” oluyor. "