Gayrimenkul alım-satım sürecinde yapılan tapu işlemleri, yalnızca belgelerin teslim edildiği bir formalite değil, aynı zamanda önemli hak ve sorumlulukların devredildiği yasal bir adımdır. Bu nedenle mülk sahiplerinin ve alıcıların tapu işlemleri sırasında bazı kritik hususlara dikkat etmesi, ileride yaşanabilecek olası hukuki ya da mali sorunların önüne geçilmesi açısından büyük önem taşıyor. İşte tapu sürecinde göz ardı edilmemesi gereken üç temel konu:
1. TAPU TÜRÜ VE İSKÂN DURUMUNA DİKKAT
Taşınmazın tapu türü, gayrimenkul üzerindeki hakları ve kullanım amacını doğrudan etkiler. Kat mülkiyeti, kat irtifakı veya hisseli tapu gibi farklı türler arasında önemli farklar bulunuyor. Özellikle kat mülkiyeti tapusu, taşınmazın iskanının alındığını ve oturum açısından yasal uygunluğa sahip olduğunu gösterir. İskân belgesi bulunmayan yapılar, ilerleyen süreçte hem belediyeler hem de alıcı açısından yasal sorunlara neden olabilir. Bu nedenle, tapu türü ve iskân durumu mutlaka sorgulanmalıdır.
2. BELGELER EKSİKSİZ VE HATASIZ OLMALI
Tapu devir işlemlerinin hızlı ve sorunsuz ilerlemesi için gerekli belgelerin tam ve doğru şekilde hazırlanması gerekiyor. Nüfus cüzdanı ve fotokopisi, tapu senedi, son altı ayda çekilmiş vesikalık fotoğraflar, zorunlu deprem sigortası (DASK) poliçesi ve belediyeden alınacak emlak rayiç bedel belgesi, başlıca belgeler arasında yer alıyor. Bu evraklardaki eksiklik ya da yanlışlık, işlemlerin gecikmesine ya da iptaline yol açabilir.
3. TAPU HARCI VE MASRAF PAYLAŞIMI PLANLAMASI YAPILMALI
Tapu işlemleri sırasında ödenecek harç ve masrafların kimin tarafından karşılanacağı, taraflar arasında netleştirilmelidir. Mevzuata göre, tapu harcı alıcı ve satıcı tarafından eşit olarak ödenmelidir. Ancak uygulamada bu giderlerin tamamı alıcıdan talep edilebiliyor. Bu noktada, alıcıların yasal haklarını bilerek hareket etmesi ve masrafların paylaşımı konusunda önceden satıcıyla uzlaşması önemlidir.
Tapu işlemlerinin güvenli ve sorunsuz bir şekilde yürütülebilmesi için bu üç temel detaya dikkat edilmesi, hem mülk sahiplerini hem de alıcıları birçok riskten koruyacaktır. Bilinçli atılan her adım, mülkiyet hakkının sağlam temellere oturmasını sağlar.