Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Filistin’in Geleceği Konferansı'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başlıkları:
Konferansın Filistin davası için, Filistin halkının barış dolu yarınları için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bugün kalbi Kudüs için atan, Filistin davasına omuz veren, sahip çıkan, Kudüs ilk kıblemizdir diyen, Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz için duruşunu, tavrını, yüreğini cesaretle ortaya koyan vicdan sahibi tüm kardeşlerimi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle geçen yıl 7 Ekim'den bu yana İsrail'in acımasızca katlettiği Filistinli, Lübnanlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
'KUDÜS İLK KIBLEMİZ, KIRMIZI ÇİZGİMİZ'
Geçen yıl 7 Ekim'de İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları Filistin meselesini tekrar insanlığın gündemine taşıdı. Gazze'de çoğu çocuk ve kadın yaklaşık 50 bin masumun hayatına mal olan katliamlar Filistin halkına yönelik zulmü bir kez daha tüm dünyanın gündemine getirdi. Siyonist lobinin küresel güçleri ve sistemi nasıl kontrol ettiğini, ekonomiyi, ticareti, medyayı, sanatın her alanını, bazı ülkelerde devleti, askeri ve sivil bürokrasiyi nasıl baskı altında tuttuğunu hepimiz çok yakından gördük.
Siyonizmin gerçek yüzü ortaya döküldü. İsrai'in soykırımı insanlığın siyonizmi tanımasını sağladı.
İnsanı insanlığından utandıran nice sahne gözlerimizin önünde yaşandı. Canlı yayında gazeteciler kurşunlandı. Camiler, okullar, kiliseler vuruldu. Siviller üzerine bombalar yağdırıldı. Siyasetçiler, doktorlar, insani yardım gönüllüleri katledildi. 360 kilometrekarelik daracık alana sıkıştırdıkları 2 milyon insana her türlü zulmü reva gördüler. Her ne kadar dünya İsrail vahşetine 7 Ekim'den sonra gözlerini açmış olsa da Filistin halkı bu zulmü on yıllardır yaşıyor. İsrail'in işgal, yıkım ve infaz politikası tam 76 yıldır aralıksız devam ediyor. Esasında Filistin'de kan, gözyaşı, zulüm hiçbir zaman dinmedi. İsrail devleti 1948 yılında kuruldu. Buna devlet dersem yanlış olur. İlk adımı böyle atıldı. Filistin halkının gözünde 14 Mayıs 1948 büyük bir felaket demekti. İsrail güçleri Nekbe sırasında yaklaşık 1 milyon Filistinliyi sürgün etti. Filistinlilere ait 675 köyü ve kasabayı yok etti. Binlerce Filistinliyi öldürdü.
İsrail'e devlet demek doğru olmaz. Filistin halkı için 14 Mayıs 1948 büyük bir felakettir.
"BİZ YAKLAŞAN RİSKİ GÖRÜYOR, TEDBİRİ ALIYORUZ"
İsrail'in ırkçı-faşizan politikalarının mağduru sadece Filistin halkı değildir. Afrika kökenli Museviler de Apertheid uygulamaları ile karşılaştı. Bugün BM üyesi olup da resmi sınırları netleşmemiş tek devlet, adı devlet, İsrail'dir. İsrailli yöneticiler Gazze soykırımıyla birlikte yeni haritalar paylaşmayı sürdürdüler. Biz bu haritaları göstermeye devam edeceğiz. Gazze'yi işgalle yetinmeyeceklerini, Lübnan'a saldırarak gösterdiler. Netanyahu'nun kabine üyeleri asıl gayelerinin nere olduğunu, gözlerini nereye diktiklerini, yaptıkları her yeni açıklama ile deşifre ediyor. Giderek şımaran, giderek azgınlaşan İsrail, durdurulmadığı takdirde yayılmacılığın nereye uzanacağını tahmin ediyoruz. Ülkemizde yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu şahsiyetler varsa da biz riski görüyor, her türlü tedbiri alıyoruz.
BM'YE SERT TEPKİ
Birleşmiş Milletler daha kendi personelini koruyamıyor. Başkalarının hakkını nasıl savunacaklar?
'FİLİSTİN HALKININ SESİ, NEFESİ OLAN MİLLETİZ'
İsrail'le 9.5 milyar dolarlı ticareti durdurduk. Gazze'ye yardımların toplam miktarı 84 bin tonu aştı. Türkiye, Gazze'ye en fazla yardım ulaştıran ülke konumundadır. Uluslararası tüm platformlarda Filistin halkının sesi, nefesi olan hükümet, milletiz. Yabancı liderlerle yaptığım görüşmelerin vazgeçilmez gündem maddesi Gazze'de katliamların engellenmesidir.
Savaş ve soykırım suçlularının hesap vermesi için atılan her türlü adıma samimi destek sağlıyoruz. Güney Afrika tarafından açılan soykırım davasına müdahillik başvurumuzu 7 Ağustos'ta yaptık. STK'larımız Filistin konusunda mahkemeye dosya ve delil sunmaya devam ediyor. Ceza almaları için elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız.