Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:
"Nereye gideceğimizi bilmiyorsak, takip edeceğimiz herhangi bir yolun hiçbir ehemmiyeti yoktur. Esen her rüzgara yelken açarak, her sanal ışığı deniz feneri sanarak güvenli sahillere ulaşmamızın imkanı da yoktur. Geçmiş yaşanmış, bugün yaşanmakta, gelecek ise irade, istek ve inancın eseri olarak planlanıp yaşanacaktır. Geçmişte siyasetin doğru olması kadar zamanının da doğru olmasına vurgu yapmıştım. Bize göre doğru siyaset, buluşturan, yakınlaştıran, ulaştıran, kavuşturan, kucaklaştıran, kutupları aşındıran ahlaklı siyasettir. Kurşun gibi ağır ortamlarda, tehditlerin kol gezdiği bulanık dönemlerde milli birlik ve dayanışma ruhumuzu diri tutmak doğru siyasetin vazgeçilmez erdemidir.
"SINIFLI BİR TOPLUM YAPISINI TAMAMIYLA REDDEDİYORUZ"
Bu erdeme bağlıyız. Münasebetlerimizi buna göre kuruyoruz. Sınıflı bir toplum yapısını tamamıyla reddediyoruz. Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz bir şey yoktur. Siyasi alakamız, sert veya yumuşak tavrımız fikir ve düşünce kapasiteleri ile sınırlıdır. Muhataplarımızın kim olduğundan ziyade ne söylediklerine, neyi hedeflediklerine bakıyoruz.
Dünya görüşleri başka başka olsa da yöre, köken ve siyasi tasavvur farklılıkları zaman zaman ikili veya çoklu diyaloğun üzerini örtse de ilk Meclis'in fedakarlık timsali mebusları bağımsızlık ortak paydasında cesaretle birleşmişlerdir.
İktidar ve muhalefeti ile Meclis'imizin hasımlarımıza korku verecek şekilde çalışması özellikle böyle bir dönemde elzemdir. Siyasi rekabeti dönüştürme teşebbüslerine izin vermeyeceğimize inanıyorum.
"BİZ DURDUK YERE EL VERMEYİZ"
DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Bu tutumum önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı çarpışması ya da anayasa için cephe genişletme çabası olarak görenler zavallıdır. Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el ilk Meclis'in ve sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin yanan aydınlığıdır. Uzattığım el, gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın temenni ve teklifidir. Biz, gelişigüzel, can sıkıntısından el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. DEM'e düşen sorumluluk bu samimi elin kıymetini anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.
"BİZ CHP'NİN SADECE SİYASETİ İLE İLGİLİYİZ"
Özgür Bey'in özel hayatı ile ilgili iddiaların hiçbirisi siyasetimizin konusu olamaz. Biz CHP'nin siyaseti ile ilgiliyiz. Bunun dışında ne söylenirse söylensin kulaklarımızı kapatmış haldeyiz. Bizim el sıkışmamızı normalleşmeye bağlayan Özgür Bey'in yanıldığı ortadadır. Hiç kimseyle tarla davamız yoktur. Türkiyemiz sınırların haricinden aşırı ve anormal tehdit sarmalındadır. Milli güvenlik sorunlarımız katlanmıştır. Kısır çekişmelerle meşgul olursak sorarım sizlere mahşer günü ne yapacağız?
"BURASININ ADI TÜRKİYE CUMHURİYETİ, MİLLETİNİN ADI İSE TÜRK MİLLETİ'DİR"
Artık büyük Türk milleti için dönülecek başka bir toprak parçası, başka bir göç güzergahı, başka bir vatan köşesi kalmamıştır. Burasının adı Türkiye Cumhuriyeti, milletinin adı ise Türk Milleti'dir. Ya bu topraklar ve üzerinde yaşayanlar bir ve bütün yaşayacaktır ya da Türk Milleti tarihten silinecektir. Bunun adı tarihi şark meselesidir ve tarafları bellidir.
"İSRAİL'İ DURDURMAK İÇİN KUVVET KULLANMAK GEREKİR"
İsrail'i durdurmak için acilen kuvvet kullanmak gerekmektedir. BM bu tarihi ve ertelenemez görevi derhal üstlenmek ve katiller sürüsünü cezalandırmak zorundadır. İran'ın fırlattığı füzelerden sonra süreç iyice kızışacak, olası misillemelerle yangın Orta Doğu'nun bacasını iyice saracaktır. İsrail şu anda İslamiyet'e ve hatta insanlığa savaş açmıştır.
TBMM'de İsrail saldırıları ve bölgesel gelişmeler kapsamında bugün öğlenden sonra yapılacak kapalı oturum yerinde bir karardır. İsrail üzerimize gelirse, ülke içinde örtülü-açık operasyonlara heves ederse bin pişman edileceğini yedi düvel unutmamalıdır. Türkiye bunu yapacak güç ve kuvvete sonuna kadar sahiptir.
ARTAN ŞİDDET OLAYLARI
Cezaları artırmalıyız. Bu durum aynı zamanda ülkemiz ve milletimiz için bir diğer beka konusudur. Şiddete boyun eğmek gibi bir düşüncemiz olamaz. Uyuşturucu kullanım yaşı oldukça düşmüştür. İnsan gün geçtikçe yiyen içen üreyen fırsat buldukça başka insanlara şiddet uygulayan zamanın akıntısında sürüklenip giden bir varlık haline gelmiştir. Asıl felaket de budur. Cezasızlık şikayetleri genişlerse yapanın yanına yaptıkları kar kalırsa o halde herkes kendi ölçüsüne göre adaleti sağlamak peşine takılacak devletin temellleri sarsılacaktır."