Bakan Fidan, canlı yayında gündeme dair merak edilen soruları yanıtladı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın açıklamalar özetle şöyle: Yoğun bir dış politika gündemi var. Bizde ülkemiz, milletimiz adına gücümüz yettiğince bu gündeme yetişmek için çabalıyoruz.
2. TRUMP DÖNEMİNDE TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ
Öncelikle bizim milli politikamız hür ve bağımsız seçimlerle kim başkan seçiliyorsa saygı duyarız. Cumhurbaşkanımızın, Trump ile iyi ilişkileri var. ABD'ye yüklememiz gereken konular bulunmakta. Trump'ın kabinesine ilişkin ileri düzeyde sözler söylemek istemiyorum biraz daha bekleyip göreceğiz. İsrail yanlısı bir durum var, bu sürpriz değil. ABD politikasında ağırlıklı olarak İsrail destekçiliği var. ABD'nin iç politikasında İsrail'e destek vermek şart hale gelmiş durumda. Demokratların iktidar olduğu dönemde biz açıktan soykırımın işlendiğine şahit olduk. Biz Cumhuriyetçilerin iktidarın da olumsuz gelişmelerin yaşanacağını varsayıyoruz. Savaş meselesini sadece Ukrayna'da aklına getirip Filistin meselesinde unutursa ciddi zararları olur. Trump sözünün arkasında durmalı.
BÖLGEDEKİ MÜTTEFİKLER CİDDİYETİMİZİ ANLADI
ABD'le problemimiz bir PKK konusu ikincisi ise FETÖ'nün karargahına ev sahipliği yapması. Bizim için direkt tehdit ortadan kalkana kadar biz mücadele etmeye devam edeceğiz. ABD terörle mücadele konusunda son 1 yılda Dışişleri düzeyinde açıktan tartışmaları başlatmıştı. YPG konusunda düzenli toplantılarımız oldu. Onlar da şunu görüyorlar ki Türkiye dışında başka bir aktörü tercih etmenin bölgede rasyonel bir izahı yok. ABD ile bir numaralı problemimiz terörle mücadele. Bölgedeki müttefikler ciddiyetimizi anladı.
"İSRAİL BEDEL ÖDEMELİ"
Orta Doğu'da bazı ülkelerde problemler olabilir. Daha büyük savaşlar da çıkabilir. Burada Cumhurbaşkanımızın aslında yürütülen bütün süreçleri her zaman yaptığı gibi yani liderlik tarzıdır. Birdenbire bir bakarsanız işi öyle bir noktaya çıkartır ki orada zaten en son noktaya gelmişsinizdir. Atılması gereken en ileri adım atılmıştır. Nitekim bu bizim işimizi de kolaylaştırıyor.
Çünkü bunlar siyasi iradenin netleşmesini gerektiren konular. Ben yıllar içerisinde çok çetrefilli, çok problemli konuların içerisinde özel temsilci, ara bulucu olarak da bulundum. Türkiye'yi direkt ilgilendiren, doğru ilgilendiren taraf olduğu, olmadığı birçok konuda. Bunların hepsinde aslında bir numaralı konu irade beyanıdır.
ESAD İLE GÖRÜŞME OLACAK MI?
Burada Cumhurbaşkanımız kamuya açık bir şekilde irade beyanını en üst düzeyde yaptığı için demokratik bir ülkenin böyle liderinin türden bir açıklama yapması çok kıymetlidir. Bir de aslında bu biraz da oyun değiştirici de bir hamle oldu. Beklenmedik bir anda Cumhurbaşkanımız şunu söyledi, Ya ben adamlarıma izin verdim, yıllardır sizinkilerle görüşüyorlar. İşte İranlı'yla görüştürüyorsunuz, Rus'la görüşüyoruz, istihbaratçı görüşüyor, asker görüşüyor, diplomat görüşüyor, o yapıyor, bu yapıyor. O zaman oturalım, irade sahipleri kimse. Biz çözelim.
Şimdi kendisi, malumunuz, Astana sürecine Putin'le beraber öncülük etti. İran, Türkiye, Rusya, üç lider oturdu. Bir süreç başladı. Biz de yıllarca bunun altını doldurmaya çalıştık. Geldiğimiz noktada Suriye'de iç savaş dondu. Daha fazla insan yüksek miktarlarda ölmüyor. Daha fazla yerinden edilme hukuku bulunuyor. Trajedi bir miktar azaldı. Şimdi ama daha ileri bir çözümün mümkün olması için gerekli adımların atılmadığını görüyoruz. Burada esas itibariyle şöyle bir husus var. Bunu ben Arap ligine Suriye'yi tekrar geri almada etkin rol oynayan Arap kardeşlerimizle de konuşuyorum. Suriye rejiminin yurt dışındaki 10 milyon civarındaki Suriyeliyi tekrar Suriye'ye getirmek konusunda bir tercih yapması gerekiyor artık.