Yoga Yaşlanma Süreci Üzerinde Etkili mi?
Son 30 yılda yapılan araştırmalara göre yoga ve meditasyon uygulamaları ile temiz beslenme ve yaşam tarzı, DNA’mızım yaşlanma ile ilgili kısmı olan telomerlerin yıpranmasını büyük ölçüde azaltabileceğini gösteriyor.
Telomerler, ayakkabı bağcıklarının ucunda yer alan ve bağcığın yıpranmasını önleyen plastik uçlara benzer. Telomerler, DNA’mızın ucunda yer alan ve kromozomlarımızı korumaya yarayan başlıklardır. Telomer, biyolojik yaşımızla ilişkili olup yıpranması veya kısalması durumunda ömrümüz azalır.
Temorlerler, hücrelerimiz kendilerini kopyalarken doğal olarak yaşlanmayla birlikte kısalır. Bununla birlikte stres, sigara, kötü beslenme ve egzersiz yapmama gibi şeylerin de telomerlerin daha hızlı kısalmasına neden olduğu bilinmektedir. 4-6 ay boyunca düzenli olarak yapılan bilinçli farkındalık (mindfulness) uygulamalarından sonra telomeraz adı verilen ve telomerlerin uzunluğunu etkileyen enzimin aktivitesinde yüzde 30 artış olduğu ve telomerlerin bozulma oranlarının azaldığı görülmüştür.
DNA’mızı etkileme becerimiz, epigenetik biliminin bir parçasıdır. Epigenetik, genetik faaliyetimizin tamamen sabit olmadığını, yani genlerimizin kaderimize tamamen hakim olmadığını, bununla birlikte genlerimizin bir nevi açma-kapama düğmesine sahip olup maruz kaldığımız ortama bağlı olarak açılıp kapandığını söylemektedir. Epigenetik temel olarak beslenmeyle ilgilidir ve metil açısından zengin olan gıdaların (pancar, soğan, sarımsak ve kıvırcık lahana gibi koyu yapraklı yeşillikler) beslenme düzenine eklenmesinin, genler üzerinde olumlu bir etki yarattığı görülmüştür.
Sağlıklı bir genetik aktivite için yapabileceğiniz şeyler şu şekildedir:
Kendimizi sağlıklı bir ortama bilinçli bir şekilde yerleştirerek, düzenli olarak nefes alma, yoga ve meditasyon uygulamaları yaparak, zorlu durumlara karşı gösterdiğimiz temel tepkimizi geliştirebiliriz. Genlerimiz, aşırı stres tepkisi yerine stresli durumlara yapıcı bir şekilde tepki vermeye başlar. Aşırı stresi hayatımızdan tamamen çıkarmamız mümkün olmasa da temel tepkimizi fizyolojik ve duygusal sağlığımız için faydalı olacak şekilde değiştirebiliriz.
Fizyolojimizin bir diğer önemli işlevi ise nöroplastisitedir. Nöroplastisite ister kitap okurken isterseniz de yogada yeni bir poz denerken, yeni bir şey öğrenme sürecinde beynimizde gerçekleşen süreçtir. Ne zaman yeni bir şey öğrensek, nöral aksonlarımız, yeni bilgiyi anlamak için dendritleri arayan elektriksel mesajlar iletir.
Beynimizde, evrendeki yıldızlardan daha fazla bağlantı kurma potansiyeline sahip yüz milyardan fazla sinir hücresi bulunuyor. İçimizdeki sınırsız potansiyel ve sonsuz yaratıcılıktan bahsederken bunun aslında kendi fizyolojimizde bulunan bir gerçeklik olduğunu görebiliriz. Bebekler, çevrelerindeki dünyayı deneyimlerken nöronları duruma göre ihtiyaçlara yanıt olarak birbirlerine bağlanmaya başlar. Bebekler başlarını kaldırmaya, emeklemeye, yürümeye ve konuşmaya başladığında nöronlar sürekli olarak bunların nasıl yapılacağını düşünmeye ya da hatırlamaya gerek kalmadan tüm bu temel işlevleri gerçekleştirmek için gerekli bağlantıları kurarlar. Bebekler sarıldıklarında, beslendiklerinde, sevildiklerinde ya da terk edildiklerinde sinirsel bağlantılar kurarlar. Her insan ve çevrenin etkileşimi, sinir sisteminde iz bırakır.
Yaşlandıkça yeni diller öğrenerek, bulmacalar çözerek, kitaplar okuyarak, yeni konulara çalışarak, yemek yapmayı ya da enstrüman çalmayı öğrenerek, egzersiz yaparak ve genel olarak aktif kalarak beyin sağlığımızı koruyabiliriz. Uyku da beyin sağlığının önemli bir parçasıdır. Uyuduğumuz zaman beyindeki glia hücreleriyle bağlantılı olan glifatik sistem, gün boyunca düşünme ve beyin aktivitesi nedeniyle beyinde biriken plak atıklarını boşaltır. Düzenli bir gece uykusunun canlandırıcı olmasının nedeni budur. Yeteri kadar uyumadığımızda vücudumuz kortizol ve adrenalin gibi normalde dengeli bir vücutta atabileceği nörotransmitterleri serbest bırakır.
Sağlık, zindelik, mutluluk ve uzun ömür gibi kalıcı alışkanlıklar yaratmak istiyorsak yapmamız gereken tek şey, olduğumuz kişinin bir parçası olarak bu alışkanlıkları düzeltecek sinaptik bağlantıları desteklemektir. Bunu nasıl yapabiliriz? Yalnızca seçimler yaparak ve niyetler ve hedefler belirleyerek değil, aynı zamanda hayatımızda gerçekten neyin önemli olduğunu belirleyerek ve bunları önceliğimiz yaparak ve karar verme söz konusu olduğunda bu öncelikleri bilinçli olarak hatırlayarak yapabiliriz.