Suriye'de 61 yıllık Baas, 53 yıllık Esad rejiminin yıkılmasının ardından muhalif örgüt Heyet Tahrir Eş-Şam (HTŞ), geçici hükümet için ilk adımlarını attı. Türkiye de Katar ile beraber Suriye'nin başkenti Şam'da büyükelçiliği yeniden açarak geçici hükümete desteğini gösterdi. Birçok ülke HTŞ ile temasa geçebilmek için beklerken Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, 12 Aralık'ta Şam'a ziyaretiyle dikkat çekti. Türkiye'nin, Esad yönetiminin devrilmesinde ve devrik liderin kaçışında payı olduğu iddiaları ortaya atıldı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan merkezli Al Hades kanalına verdiği röportajda tüm soru işaretlerini ortadan kaldırdı.
''BEŞAR ESAD ÇÖZÜME YANAŞMADI''
Bakan Fidan, 12 yıllık iç savaş dönemi sonrası Esad yönetiminin devrilmesine ilişkin şunları söyledi:
''Suriye'deki sıkıntılı dönem başladığında Suriye muhalefeti kuzeyde olanlar sırtlarını Türkiye'ye dayadılar ve özellikle milyonlarca yerlerinden edilmiş mülteci Türkiye'yi kendilerine vatan bildiler, ev bildiler; biz de onlara kucak açtık. Tabii Suriye muhalefetinin Türkiye'de zemin bulması, çalışması önemliydi. Türkiye özellikle Suriye muhalefetinin yapıcı bir şekilde sorunu çözmesi için çok çalıştı.''
''Astana Süreci bu konuda fevkalade önemliydi, ama maalesef Esad rejimi belki birazdan konuşacağız çok çeşitli sebeplerden dolayı bir türlü bu çözüme yanaşmadı ve bir denklem arasında kaldı: Ya gücü kendi halkıyla paylaşacaktı, halkıyla barış yapıp ya da dışarıdan gelen hegemonlarla, güçlerle, onu halkına karşı savunan güçlerle gücü paylaşacaktı. Tabii Rusya'yla ve İran'la bu gücü paylaşınca beraber savaştılar, istedikleri kararları alamadılar. Çünkü her ülkenin farklı çıkarları vardı ve bir noktadan sonra Esad gerek halkıyla barışmada, gerek milyonlarca insanı geri getirmede, gerek halihazırda Suriye'de bulunan insanlara hizmet götürmede, temel hizmetleri götürmede, ekonomide başarısız olunca artık sistem kendiliğinden çöktü.''
''ESAD'IN DEVRİLMESİNDE TÜRKİYE'NİN PAYI YOK''
Esad yönetiminin devrilmesinde Türkiye'nin rolüne ilişkin soru üzerine Bakan Fidan, ''Türkiye böyle bir sürecin asla parçası olmadı. Harekat başladıktan sonra HTŞ ve diğer muhalifler tarafından harekat başladıktan sonra bunun en kansız, en problemsiz, en maliyetsiz şekilde nasıl olması için yoğun bir çaba gösterdik, ama onun öncesinde hiçbir ülkeyle veya hiçbir grupla bir araya gelip böyle bir planlama ve çalışma içerisinde olmadık'' dedi.
''TÜRKİYE MUHALİFLERİN GÖRÜŞLERİNİ HER ZAMAN MASAYA GETİRDİ''
Türkiye'nin Rusya ve İran ile Suriye konusunda yaptığı görüşmelere de değinen Fidan, ''Astana Süreci boyunca ve diğer süreçlerde, Suriye ile ilgili süreçlerde, Rusya, Türkiye, İran sahadaki ateşkesin devam etmesi, sorunların çözülmesi için çok yoğun ve düzenli bir görüşme trafiği içerisinde oldular açıkçası. Türkiye, muhaliflerin görüşlerini her zaman için masaya getirdi, İran'la Rusya da rejimin görüşlerini; bir noktaya kadar bunu götürdük. Onlarla bizim son derece karşılıklı saygıya dayalı ilişkimiz var, birbirimizi tanıyoruz ve süreç başladığında da biz kendileriyle konuştuk. 2006'daki, 2016'daki, 2015'teki aynı senaryoyu tekrar etmenin bir anlamı yok. Beşar Esad, maalesef siz onun yardımına geldiniz, muhalifleri püskürtmede yardımcı oldunuz, fakat halkına hizmet götürmede, sistemi ayağa kaldırmada, halkıyla barışmada bir başarı gösteremediği için bugün böyle bir tabloyla karşılaştık” ifadelerini kullandı.
''ESAD'I RUSLAR, SURİYE'DEN KAÇIRDI''
Esad'ın Suriye'den kaçışı konusunda Türkiye'nin olanak tanıdığına dair iddiaların sorulması üzerine Bakan Fidan, “Yok, asla doğru değil. Bu bizim yapacağımız bir şey de değil. Bunu Ruslar kendileri ilan ettiler, kendileri bu işi organize edip götürdüler. Bu konuda bizim bir rolümüz yok" açıklamasında bulundu.
MİT BAŞKANI İBRAHİM KALIN'IN ŞAM ZİYARETİ
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın'ın 12 Aralık'ta Suriye'nin başkenti Şam'a yaptığı ziyarete değinen Bakan Fidan, şu ifadelere yer verdi:
“Şimdi biliyorsunuz biz İbrahim Bey'i gönderirken ondan önce hem bölge ülkeleriyle hem Batılı ülkelerle geniş bir istişare içerisinde bulunduk, Şam'daki yeni yönetimle hem bölgedeki ülkeler hem dünya ülkeleri nasıl iletişim kurmalı? Yaptığımız temaslarla orada genel bir algı ve talebi gördük ve herkesin üzerinde aşağı yukarı ittifak ettiği belli prensipler vardı. Bunlar terör örgütlerinin yeni dönemde Şam'dan istifade etmemeleri, özellikle azınlıklara karşı iyi davranılması. Hristiyanlar, Kürtler, Aleviler, Türkmenler başta olmak üzere. Daha sonra kapsayıcı bir hükümetin kurulması gibi, komşularına tehdit olmaması gibi çeşitli oluşmuş görüşler vardı. İbrahim Bey bu görüşleri uluslararası toplumun, bölgenin ve bizim tabii ki görüşlerimizi karşı tarafa iletti. Karşı tarafın da verilerini aldı.''
''TÜRKİYE, ŞAM'DAKİ YENİ YÖNETİME YARDIMCI OLACAK''
Türkiye'nin Suriye'de sivil ve demokratik bir devlet inşa edilmesini istediğini belirten Bakan Fidan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
''Kesinlikle bizim arzuladığımız o, hem sivil hem demokratik bir devlet istiyoruz. Tabii orada şu anda, Suriye, kendi içinde de Beşar Esad'dan kurtuldu, ama yeni dönemde de birtakım problem, sorun alanları olabilir. O konuyu çözmede bölge ülkeleri olarak bizim Şam'daki yeni yönetime yardımcı olmamız gerekiyor. Zaten asıl çalışmamız gereken nokta da o beraber bir şekilde. Birincisi Şam, yani bir gecede veya bir ayda, bir yılda bir İsviçre demokrasisi beklemek çok şey olur, gerçekçi olmaz. Yani oradaki temel sorunların hali, bir defa yönetimde kuşatıcılığın yansıması önemli. Diğer hem coğrafi olarak hem etnisite olarak orada bir yönetime yansıması olmalı. Orada anayasal vatandaşlık üzerinden, yani çeşitli ayrımcılığı da ve bölücülüğü de teşvik etmeden bir bütüncül milli devlet sınırları içerisinde yönetimin kurulabileceğine inanıyorum.''
''SURİYE'DE FARKLI GRUPLAR BİRLEŞMELİ''
''Burada sadece bir hassas geçiş dönemi var, o da Suriye muhalefetini oluşturan grupların yani kuzeydeki gruplar biliyorsunuz Suriye Milli Ordusu, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Heyet Tahrir Eş-Şam, güneyde de gruplar vardı ve bunların aslında bir süreç içerisinde artık bir konsolidasyona gitmesi önemli. Bu hassas bir süreç. Ben bu sürecin iyi yönetileceğini düşünüyorum. O konuda elimizden gelen yardımı yapıyoruz. Çünkü güvenlikle ilgili, asayişle ilgili istikrar sağlandı mı, ekonomiyle ilgili, ticaretle ilgili, kalkınmayla ilgili, altyapıyla ilgili, temel hizmetleri vatandaşa götürmekle ilgili işlemlere de süratle başlanır."