Ankara’da geçtiğimiz aylarda kurulan Hayvan, Yaşam, Özgürlük İnisiyatifi, sokak hayvanlarını hedef alan nefrete karşı kampanya başlattı. “Sokak hayvanlarına özgürlük! Hayvan hakları kanunu istiyoruz!” başlığıyla bir açıklama yapan inisiyatif her hafta Ankara’da toplanıyor. Kampanya dahilinde bir dizi etkinlik planlanırken, inisiyatif üyeleri kampanyanın diğer şehirlerde de yaygınlaşması için uğraşıyor.

Hayvan, Yaşam, Özgürlük İnisiyatifi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın açıklamalarına da tepki göstermişti. Belediyenin Ankara’da köpekleri toplatmaya başlaması üzerine bu açıklama da yeniden gündeme geldi.

Hayvan, Yaşam, Özgürlük İnisiyatifi’nin açıklaması şöyle:

“YOK EDİLMEK İSTENEN HER ŞEY ‘TERÖR’LE İLİŞKİLENDİRİLİYOR”

“Sokak hayvanlarına dönük nefret kampanyası tüm hızıyla devam ediyor. Nefret kampanyasını sürdürenler “köpek terörü”nden ve buna karşı “güvenli sokaklar”dan söz ediyor. Biz “güvenlik-terör” ekseninde kurgulanan kampanyaların nereye vardığını gayet iyi biliyoruz. Günümüzün otoriter rejimi yok etmek istediği her şeyi “terör” ile ilişkilendiriyor. Milletvekillerinden, hak savunucularından akademisyenlere, gazetecilerden LBGTİ+ aktivistlerine kadar herkes bu suçlamayla en az bir kez karşı karşıya kalıyor. Can Atalay’la ilgili verilen Yargıtay kararında ve konuyla ilgili hükümet sözcülerinin açıkça ifade ettikleri sözlerde görüldüğü üzere, bu suçlamayla karşılaşanların hak ve özgürlükleri de yok hükmünde. Konu Gezi Direnişi’ni ve tüm canlıların hayatını savunan muhalif bir milletvekili ve avukat olunca kendi mahkemesinin kararını çiğneyen, Anayasa’nın hükümlerini gözünü kırpmadan askıya alan hükümet, katledilen Hrant Dink olunca da cezasızlık kalkanını devreye soktu. Zaten cinayetin pek çok sorumlusunun yargılama dışı bırakılması yetmezmiş gibi geçtiğimiz hafta Ogün Samast serbest bırakıldı. 

Avrupa modeli, vahşettir

Şimdi de sokak köpekleri başta olmak üzere tüm sokak hayvanları aynı sopayla karşı karşıya.

Sokak hayvanlarına dönük canilik sona ermiyor. “Köpek terörü” gibi nefret söylemleri yüzünden hayvanlar şiddete ve ölüme açık hâle getiriliyor. Hayvanlara şiddet uygulayanlar ve cinayet işleyenler de cezasızlıkla ödüllendiriliyor.

Sokak hayvanlarına ilişkin yasal düzenleme yapılacağı bizzat AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından duyuruldu. “Sokakları güvenli hâle getirmek görevimiz” diyen Erdoğan, “çözüm” olarak Avrupa modelini gösterdi. Avrupa modeli denilen sokak hayvanlarının önce barınak adı altındaki toplama kamplarına toplanmasını, “sahiplendiremedikleri” durumdaysa “uyutma” adı altında öldürülmesini temel alıyor. Sokak hayvanlarının soğukkanlı bir şekilde öldürülmesi hem vahşettir hem de 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na aykırıdır.

Kanuna göre sokak hayvanları ancak tedavi amaçlı barınaklara alınabilir, tedavileri tamamlandıktan sonra kısırlaştırılarak aynı yere bırakılmaları gerekir. Sokak hayvanlarını “başıboş” veya “terörist” diye yaftalayarak toplatmak pek çok alandaki hukuksuzluklara bir yenisini daha eklemek anlamına geliyor. Mevcut kanunu bile uygulamayan hükümet aşırı sağcı müttefikleriyle birlikte, hâlihazırda tamamen yetersiz olan bu kanundan çok daha ağır düzenlemeleri meclise getirmeye hazırlanıyor. 5199’un 6’ıncı maddesini kaldırarak hayvanları kalıcı olarak hapsedebilmenin yolunu açmak istiyorlar.

“Hak ve özgürlüklerin yok edilmesi aynı otoriter neoliberal saldırının parçasıdır”

Barınak adı altındaki toplama kamplarında yaşanan vahşete ilişkin her gün yeni bir haberle karşılaşıyoruz. Medya, barınaklardaki duruma çok meraklı olduğu için değil, hayvan hakları aktivistleri bütün engellemelere rağmen inatla barınaklardaki durumu takip etmeye çalıştıkları için. Neoliberal rant politikalarıyla birilerini zenginleştiren barınaklar, sokak hayvanları için ölüm, emekleriyle geçinen sıradan insanlar için ise daha fazla yoksulluk anlamına geliyor. 

Sokak hayvanlarına dönük nefret sadece onların değil, hepimizin hak ve özgürlükleriyle ilgili bir sorundur. Bugün ekolojik yıkımdan, hukuk tanımazlığa, toplumsal cinsiyet rejiminden işçi sınıfının haklarına dönük saldırılara kadar her alanda hak ve özgürlüklerin yok edilmesi aynı otoriter neoliberal saldırının parçasıdır.

O ismin AK Parti İstanbul İl Başkanlığına kesin gözüyle bakılıyor O ismin AK Parti İstanbul İl Başkanlığına kesin gözüyle bakılıyor

Bu saldırının en azından bir kısmını püskürtebilmek için herkesi aşağıdaki talepler etrafında bir kampanyayı inşa etmeye ve mücadeleye çağırıyoruz:

-Yetkililer, sokak hayvanlarını nefretin hedefi hâline getiren açıklamalara son vermelidir.

-5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, Hayvan Hakları Kanunu’na dönüştürülmeli, bu temelde genişletilmeli ve uygulanması sağlanmalıdır.

-Hayvanlara dönük şiddet eylemlerinde cezasızlığa son verilmeli, belediyeler başta olmak üzere sorumluluklarını yerine getirmeyen yetkililer hakkında etkin, caydırıcı, adli ve idari yaptırımlar getirilmelidir.

-Sokakta yaşayan hayvanların yaşadıkları yerde karşılaştığı sorunlar ortak yaşam kültürüne bağlı kalınarak çözülmelidir.

-Hayvan satışı derhal yasaklanmalıdır.

Kampanyamıza siz de katılın, yaşamı beraber savunalım.”