Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, İstanbul Sanayi Odası'nın meclis toplantısında konuştu. Toplantıda, "Nitelikli, Sürdürülebilir, Rekabet Gücü Yüksek Yeni Nesil Bir Sanayi İçin Yatırım ve Üretimin İhtiyaç Duyduğu Finans Politikalarının Önemi" konusunda konuşan Bakan Şimşek, "2023'te küresel ticaret aslında hiç büyümedi. Dolayısıyla bu yüzde 2-3 arası bir büyüme değerli olacak. Dezenflasyon, enflasyonda düşüş dünyada devam ediyor. Küresel olarak baktığınız zaman enflasyonun yüzde 8,1'e düşmesi öngörülüyor bu sene için. 2022'de yüzde 10 yüzde 9.8 civarındaydı. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için klasik fark var. Bizim için önemli olan küresel finansal koşullar anlamında gelişmiş ülkelerdeki enflasyon trendidir. Burada enflasyonunun 2.6'ya düşüşü öngörülüyor ki bu da finansal koşullarda önemli bir iyileşmeyi içeriyor. Küresel ticarette korumacı politikalar yeni değil, küresel finansal kriz sonrasında yoğunlaştı ve sadece mal ticaretiyle sınırlı değil. Aslında yatırımlarda, hizmetlerde bile artık korumacılık dünya için yeni yeni normal, yeni bir normale dönmüş durumda. Özellikle yeni bir trend var, rakamlara yansımaya da başladı, dost ülkelerden tedarik. Bu önemli bir trende dönüşmüş durumda şu anda. Yani jeopolitik olarak uzak ülkelerden, çok uzak ülkelerden tedarik azalıyor, jeopolitik olarak aynı kulübün üyesi ülkeler arasında tedarik güçlü bir şekilde artıyor. Türkiye'nin bu anlamda avantajları var" ifadelerini kullandı.
"SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMENİN ÖN KOŞULU FİYAT İSTİKRARI"
Fiyat istikrarının önemine dikkat çeken Şimşek, "Fiyat istikrarının olmadığı bir yerde öngörülebilirlikten bahsedemezsiniz, makro finansal istikrardan bahsedemezsiniz. Fiyat istikrarı bu programın özüdür, önceliğidir. Çünkü fiyat istikrarını sağlayamazsak sizin arzuladığınız tarzda nitelikli, sürdürülebilir ve rekabetçi bir sanayi asla olmaz. Sadece illüzyon olur, geçici dönemsel kazanımlar olur. Kalıcı, sürdürülebilir yüksek büyümenin bir tane ön koşulu var, o da fiyat istikrarıdır" ifadelerini kullandı.
"DEPREM GEÇİCİ BİR ŞOKTUR"
Türkiye'nin geçen yılki bütçe açığının yüzde 1.7 olduğunu belirten Şimşek, "Aralık ayındaki rakamlara bakıp 'işte büyük bir harcama var.' diyemeyiz, öyle bir şey yok. Bu kaynak, ihalesi yapılmış, süreci devam eden, depremle ilgili harcamalar için tahsis edilmişti ama harcamalar peyderpey oluyor. Biz o kaynağı ilgili kuruluşlara aktarmıştık, aktarmaya devam ettik. Dolayısıyla deprem hariç geçen sene bütçe açığı sadece yüzde 1,7. Geçen sene gelişmekte olan ülkeler ortalama bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 5 buçuk. Türkiye'de yüzde 1,7'dir. Deprem geçici bir şoktur. Depremle ilgili harcamaları yapacağız, bu şok bizimle bir süre ama geçici bir şoktur, kalıcı bir şok değildir. Dolayısıyla maliye politikası ayağında bir kaygıya şu aşamada gerek yoktur. Biz geçen sene deprem dışındaki bütçedeki bozulmayı telafi edecek tedbirleri temmuz ayında kararlılıkla aldık, ondan dolayı da bütçe açığı öngörülerin oldukça altında. Geçen sene hedef yüzde 6,4'tü, yaklaşık yüzde 5,4'lük bir açıkla yılı kapattık ama bunun neredeyse 3'te 2'si depremle ilişkiliydi" şeklinde konuştu.
"VERGİNİN HAKKIYLA ALINMADIĞI ALANLARDA ÇABA GÖSTERECEĞİZ"
Şimşek, "Borcun milli gelire oranını yüzde 40'ın altında tutmak istiyoruz. Nasıl başaracağız? Harcamaları rasyonelleştirerek, başka; verginin tabanını büyüteceğiz, genişleteceğiz. Yani, şu anda verginin hakkıyla alınmadığı alanlarda çaba göstereceğiz. Bunun için de şuan harıl harıl çalışmalar var, düzenleme gerektiren hususlar var, gerektirmeyenler var" ifadelerini kullandı.
"KRİPTO İLE İLGİLİ DÜZENLEMEYİ MECLİSE GÖNDERİYORUZ"
Yapısal reformlara dikkat çeken ve örnek veren Şimşek, "Orta vadeli programda, reform programının olması beklentilere olumlu yansıyor. Bakın ilk reformlardan basit bir tanesi; kripto ile ilgili bir düzenleme yok, onu yakında meclise gönderiyoruz" dedi.
"KUR OYNAKLIĞI İSTİKRARLI ÜLKELERE NİSPETEN BENZER BİR ŞEKİLDE GİDİYOR"
Şimşek, "Gelişmekte olan ülkeler bandına bakın, biz o bandın çok dışındaymışız. Şu anda o bandın alt sınırındayız. Yani Türk lirasına bir aylık opsiyonların ima ettiği kur oynaklığı şu anda nispeten istikrarlı ülkelere benzer bir şekilde gidiyor. Diğer bir hedefimiz Kur Korumalı Mevduat'tan çıkıştır. Kur Korumalı Mevduat Türkiye'de dezenformasyonla mücadeleyi zorlaştırıyor. Parasal aktarım mekanizmasını bozuyor ve kamunun üzerinde, kamunun kullanmadığı bir kaynak ve kamunun üzerinde bir yük. Dolayısıyla buradan çıkış bizim bir hedefimizdir ama piyasaları bozmadan çıkacağız. Sabırla ve zamanla biz KKM'den çıkacağız. Çıkış başladı, ağustosa göre gördüğünüz gibi çok ciddi bir düşüş var. Reel olarak düşüş tabi daha yüksek, dolar bazındaki düşüş de çok yüksek. Bu düşüş devam ediyor, önümüzdeki günler de devam edecek" şeklinde konuştu.