Dünyadaki nüfusun yaklaşık yüzde 15'i, dış bir kaynak olmadan bir ses (çınlama veya uğultu gibi) duyma durumu olan tinnitus (kulak çınlaması) rahatsızlığından muzdarip. Sıklıkla işitme kaybıyla ilişkilendirilen bu durum sadece can sıkıcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda ruh sağlığı üzerinde de ciddi bir etkiye sahip olabiliyor ve genellikle stres veya depresyona yol açabildiği biliniyor.
KESİN BİR KULAK ÇINLAMASI TEDAVİSİ YOK
Science Alert'in haberine göre, kulak çınlamasını tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yok. Dolayısıyla, bu rahatsızlığın daha iyi yönetilmesini veya tedavi edilmesini sağlayacak yollar bulmak, dünya çapında milyonlarca insanı çok ağır bir yükten kurtarabilir. Bununla birlikte tinnitusu daha iyi anlamamıza yardımcı olabilecek bir araştırma alanı da uykudur. Bunun birçok nedeni vardır.
İlk olarak, kulak çınlaması hayali bir algıdır. Bu, beyin aktivitemizin olmayan şeyleri görmemize, duymamıza veya koklamamıza neden olduğu bir durumdan kaynaklanmakta. Çoğu insan hayali algıları yalnızca uykudayken yaşasa da kulak çınlaması olan kişilerin uyanıkken de hayali sesler duyduğunu biliyoruz.
İkinci neden, tinnitusun beyin aktivitesini değiştirmesi, beynin belirli bölgelerinin (işitme ile ilgili olanlar gibi) potansiyel olarak olması gerekenden daha aktif olmasıdır. Bu durum hayali algıların nasıl oluştuğunu da açıklayabilir. Uyuduğumuzda, aynı beyin bölgelerindeki aktivite de değişir.
Yakın zamanda yapılan bir araştırma incelemesi, hem tinnitusu hem de uykuyu etkileyen birkaç beyin mekanizması belirledi. Bu mekanizmaları ve ikisi arasındaki bağlantıyı daha iyi anlamanın, günün birinde kulak çınlamasını yönetmenin ve tedavi etmenin yollarını bulmaya katkı sağlayacağı tahmin ediliyor.
UYKU VE KULAK ÇINLAMASI ARASINDAKİ İLİŞKİ
Uykuya daldığımızda, bedenimiz birden fazla uyku evresi yaşar. Bunlardan en önemli aşamalardan biri, yavaş dalga uykusu olarak bilinen "derin uyku"dur. Bu evrenin en dinlendirici uyku aşaması olduğu düşünülür.
Derin uyku sırasında beyin aktivitesi farklı beyin bölgelerinde karakteristik "dalga" hareketleri oluşturur. Hafıza ve ses işleme gibi işlevlere dahil olan geniş beyin alanlarını aktive edip sonra başka alanlara geçen bu dalga hareketleri, beynin farklı kısımlarını sırayla uyarır.
Yavaş dalga uykusunun, beynin nöronlarının (bilgi alışverişi yapan özel beyin hücreleri) günlük yıpranmadan kurtulmasına yardımcı olduğu ve bizi dinlenmiş hissettirdiği düşünülmektedir. Aynı zamanda hafızamız için de önemlidir. Beynin her bölgesi, aynı miktarda yavaş dalga etkinliği yaşamaz.
Bu etkinlik, genellikle uyanıkken en çok kullandığımız bölgelerde (örneğin motor fonksiyonlar ve görmeyle ilgili alanlarda) daha belirgindir. Fakat bazen belli beyin bölgeleri derin uyku sırasında aşırı aktif olabilir. Uyurgezerlik gibi uyku bozukluklarında da bu durum yaşanır.
Kulak çınlaması olan kişilerde de benzer bir şey olabilir. Hiperaktif beyin bölgelerinin, normalde uyuyan beyinde uyanık kalabileceğini düşünüyoruz. Bu durum, kulak çınlaması olan birçok kişinin kulak çınlaması olmayan kişilere kıyasla neden daha sık uyku bozukluğu ve gece terörü yaşadığını açıklayabilir.
Tinnitus hastaları ayrıca hafif uykuda daha fazla zaman geçirirler. Basitçe ifade etmek gerekirse, kulak çınlamasının beynin derin bir uyku için gereken yavaş dalga aktivitesini üretmesini engellediğine, bunun da hafif ve kesintili uykuya neden olduğuna inanılıyor.
Ancak tinnitus hastaları, tinnitusu olmayan kişilere göre ortalama olarak daha az derin uykuya sahip olsalar da, araştırmalar, bazı derin uykuların tinnitustan neredeyse hiç etkilenmediğini gösterdi. Bunun nedeni, en derin uyku sırasında gerçekleşen beyin aktivitesinin aslında tinnitusu bastırması olabilir.
Beynin derin uyku sırasında kulak çınlamasını bastırabilmesinin birkaç yolu vardır. Bunlardan ilki beynin nöronları ile ilgilidir. Uzun bir uyanıklık döneminden sonra beyindeki nöronların iyileşmek için yavaş dalga aktivite moduna geçtiği düşünülüyor. Bu modda ne kadar çok nöron bir arada olursa, beynin geri kalanının katılma dürtüsü o kadar güçlü olur.
Uyku dürtüsünün, beyindeki nöronların sonunda yavaş dalga aktivitesi moduna geçmesine neden olacak kadar güçlenebileceği biliniyor. Ve bu özellikle uyanıklık sırasında aşırı aktif olan beyin bölgeleri için geçerli olduğundan, bunun bir sonucu olarak kulak çınlamasının bastırılabileceği tahmin ediliyor.
Yavaş dalga aktivitesinin beyin bölgeleri arasındaki iletişime müdahale ettiği de gösterilmiştir. Yavaş dalga aktivitesinin en güçlü olduğu en derin uyku sırasında, bu durum hiperaktif bölgelerin diğer beyin bölgelerini rahatsız etmesini ve uykuyu bölmesini engelleyebilir. Bu, tinnitusu olan kişilerin neden hâlâ derin uykuya girebildiğini ve bu süre zarfında tinnitusun neden bastırılabildiğini açıklayabilir.
Uyku, beyindeki nöronlar arasındaki bağlantılarda değişikliklere yardımcı olarak hafızamızı güçlendirmek için de önemlidir. Uyku sırasında beyin bağlantısında meydana gelen değişikliklerin, kulak çınlamasının ilk tetikleyiciden (işitme kaybı gibi) sonra uzun süre devam etmesine neden olan şeye katkıda bulunduğuna inanılıyor.
KULAK ÇINLAMASININ YOĞUNLUĞU DEĞİŞİYOR
Kulak çınlamasının yoğunluğunun belirli bir gün boyunca değişebileceği zaten biliniyor. Uyku sırasında kulak çınlamasının nasıl değiştiğini araştırmak, beynin kulak çınlaması yoğunluğunda dalgalanmalara neden olmak için ne yaptığı konusunda doğrudan bir kontrol sağlayabilir.
Bu aynı zamanda hastaların sağlığını iyileştirmek için uykuyu manipüle edebilecekleri ve muhtemelen tinnitus için yeni tedaviler geliştirilebileceği anlamına geliyor.
Örneğin, hastalara sadece gerçekten yorgun olduklarında yatağa gitmelerinin söylendiği uyku kısıtlama paradigmaları yoluyla uyku kesintileri azaltılabilir ve yavaş dalga aktivitesi artırılabilir. Uyku yoğunluğunu artırmak, uykunun kulak çınlaması üzerindeki etkisini daha iyi görmemize yardımcı olabilir.