Yüzlerce moto kurye, bugün Zincirlikuyu'da bir araya gelerek Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na 'adalet sürüşü' düzenledi. Sürüşe CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve kazada hayatını kaybeden Göçer'in eşi de katıldı. Ailenin avukatı Iyaz Çimen, adliye önündeki açıklamasında "Bugün geldiğimiz noktada, yapılacak yargılamalar neticesinde kimin cezalandırılacağını tüm dünya gibi bizler de merakla beklemekteyiz. Bizler geride kalan bir eş ve biri otizmli iki yetim çocuğun hakkını, başkalarının da olası mağduriyetinin önüne geçebilmek saiki ile birlikte sonuna kadar savunacağız" dedi.
Adliye önünde yapılan basın açıklamasında Av. Iyaz Çimen, şunları söyledi:
“TÜM TRAFİK MAĞDURLARININ SESİ OLABİLMEK İÇİN BURADAYIZ”
“Bugün burada 30 Kasım 2023 Perşembe günü gerçekleşen ve ölümle neti̇celenen trafi̇k kazasında ortaya çıkan mağduriyetimizi̇ bir nebze olsun duyurabilmek ve başkalarının aynı mağduriyeti̇ yaşamaması adına toplanmış bulunmaktayız. Yaşananlara, kaza demeye dilim varmıyor. Son sürat gelen otomobilin, fren dahi̇ yapmadan, arkadan, merhuma çarpması neticesinde işlenen cinayet dolayısıyla sadece merhum için değil tüm trafik mağdurlarının sesi olabilmek amacıyla buradayız.
“TUTANAK KUSUR MERHUMA ATFEDİLEREK DÜZENLENİYORDU”
Şimdi sizlere 30 Kasım’da neler yaşandığından bahsetmek istiyorum. 30 Kasım Perşembe günü, saat 12.55 sularında gerçekleşen cinayet neticesinde müvekkil eks olduğu haberiyle hastaneye kaldırılıyor. 13.40’da yazılan adli raporda, merhumun bilincinin kapalı olduğu, ifade veremeyecek durumda olduğu ve entübe edilerek yoğun bakıma alındığı açıkça belirtiliyor. Merhumun yoğum bakıma alınması suretiyle 6 günlük bi̇r yaşam mücadelesi̇, içeride merhum, dışarıda i̇se ailesi, sevenleri̇ ve tüm kurye meslektaşlarımız için başlıyordu. Aynı anda, sonradan Somali̇ Devlet Başkanı’nın oğlu olduğunu öğrendiğimi̇z, şüphelinin vermi̇ş olduğu tek taraflı, yanlı ve gerçek dışı i̇fadeyi̇ esas alan bir kaza tutanağı, çok tecrübeli olduğunu iddia eden iki trafik polisi tarafından kusur merhuma atfedilerek düzenleniyordu.
Tek taraflı beyana dayanarak, düzenlenen tutanağa istinaden günün nöbetçi savcısı saat 17.00 sularında hayati tehlikesi devam eden, entübe edilen, yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren merhumun failinin, ifadesinin alınarak salıverilmesi talimatını, yurt dışına çıkma şüphesi son derece yüksek olan, halihazırda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dahi olmayan, ne için geçici ikamet izni verildiği belirsiz olan fail hakkında maalesef veriyordu. Bundan 20 dakika sonra saat 17.20’de ilgili karakolda görevli iki polis memuru tarafından tüm dünyanın izlediği kaza görüntüleri inceleniyor ve şüphelinin beyanlarının gerçeği yansıtmadığı olayın yüzde 100 kusurlusunun kaçak devlet başkanının oğlu olduğu tespit ediliyordu. Buna rağmen yine görüntüyü inceleyen polis memurlarınca saat 18.00’da fail gerçeğe aykırı olarak verdiği ifadesi alınarak salıveriliyordu. Şimdi buradan anlıyoruz ki şüpheli salıverildiği anda yüzde 100 kusurlu olduğu zaten kolluk görevlilerince biliniyordu.
“SUÇUN TÜRÜ ‘TAKSİRLE ADAM ÖLDÜRMEYE’ DÖNÜŞÜYORDU”
30 Kasım’dan 7 Aralık’a 8 gün boyunca dosyaya her gün yazılı olarak ibraz ettiğimiz tutuklama taleplerimiz değerlendirilmiyor, hiçbir adli kontrol tedbiri uygulanmıyor, dosyada herhangi bir ilerleme maalesef kaydedilemiyordu. 5 Aralık akşamı doktorlar tarafından merhumun vefat haberi tarafımıza veriliyor ve sabah 09.00’da ilgili savcıya ölüm bilgisi tarafımızca yazılı olarak bildiriliyordu. Suçun türü ‘taksirle yaralamadan’, ‘taksirle adam öldürmeye’ dönüşüyordu.
“BAKANIMIZ YILMAZ TUNÇ KONUYA DAİR AÇIKLAMA YAPMIŞTI”
Aynı anda Sayın Bakanımız Yılmaz Tunç konuya dair tepkilerin büyümesi üzerine açıklama yapıyor ve ilgili savcılığın gereğini yapacağını ifade ediyordu. Bu açıklama akabinde yaklaşık 24 saat içinde, bir hafta boyunca her gün ibraz ettiğimiz yazılı tutuklama taleplerimize rağmen hiçbir ilerleme kaydedilemeyen dosyamızda, yurt dışı yasağı adli kontrol tedbiri uygulanıyor ve alınan kusur bilirkişi raporunda failin yüzde 100 kusurlu olduğu tespit ediliyordu.
Alınan kusur raporuna istinaden, 8 Aralık Cuma günü fail hakkında yakalama emri düzenleniyor ancak failin 2 Aralık Cumartesi günü tarifeli uçuş ile elini kolunu sallayarak yurt dışına kaçtığı belirleniyordu. Üst sınırı 6 sene olan bir suçta dahi şüphelinin kaçması, göz göre göre engellenmemiş oluyordu.
Bugün geldiğimiz noktada, yapılacak yargılamalar neticesinde kimin cezalandırılacağını tüm dünya gibi bizler de merakla beklemekteyiz. Bizler geride kalan bir eş ve biri otizmli iki yetim çocuğun hakkını, başkalarının da olası mağduriyetinin önüne geçebilmek saiki ile birlikte sonuna kadar savunacağız."
MOTO KURYE MEHMET COŞKUN: "ÖLMEK İSTEMİYORUZ"
Hayatını kaybeden moto kurye Yunus Emre Göçer’in meslektaşı ve arkadaşı Mehmet Coşkun ise şu ifadeleri kullandı:
"İki teker kullanan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bizi yalnız bırakmadılar. Sesimizin daha gür çıkması adına, Yunus için adalet için herkes burada. Bizi diyoruz ki, ‘Artık ölmek istemiyoruz, trafikte bizi fark edin’ Bizim de evimizde bekleyen bir eşimiz, ailemiz, anamız var. Ölmek istemiyoruz. Bunun için yetkilileri göreve davet ediyoruz."
“SİYASİ İKTİDAR SUÇLUNUN KAÇMASINA GÖZ YUMDU”
Konuya ilişkin bir açıklama yapan CHP İstanbul İl Başkanı Çelik de “30 Kasım’da geçirdiği trafik kazası sonrası 6 Aralık’ta yaşamını yitiren Yunus Emre Göçer için bugün bir adalet sürüşü gerçekleştirdik. Zincirlikuyu’dan başlayarak Çağlayan Adliyesi’ne motosikletlerimizi sürdük” dedi.
Yunus Emre Göçer’in motor kuryelik yaparak geçimini sağlamaya çalışan iki çocuk babası bir emekçi olduğuna dikkat çeken Çelik, “Yaşanan bir trafik kazası değil bir cinayettir. Suçlu kaza sonrasında elini kolunu sallayarak ülkeden ayrıldı. Yetkililer ne yazık ki kaçmasına göz yumdular. Bir insan dünyanın hangi ülkesinde cinayet işleyip elini kolunu sallayarak kaçabilir? Ancak çadır devletlerinde böyle şeyler olur. İktidarın ülkeyi getirdiği yer tam da budur” ifadelerini kullandı.
“BU DAVA TÜM TÜRKİYE’NİN DAVASIDIR”
“Kendisini yerli ve milli olarak sunan iktidar kendi vatandaşının katledilmesine göz yummuştur” diyen Çelik, davanın takipçisi olacaklarının altını çizerek şunları söyledi:
“Bu dava sadece Yunus Emre Göçer’in davası değildir. Bu dava hepimizin davası, tüm Türkiye’nin davasıdır. Çünkü ülke onuru ayaklar altına alınmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız. Vicdanları Yunus Emre’nin kaza sonrası yattığı asfalttan daha kara, daha karanlık olan bu anlayışla sonuna kadar mücadele edeceğiz.”
NE OLMUŞTU?
Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu Mohammed Hassan Shekh Mohamud'un kullandığı 06 CD 4581 plakalı otomobil, 30 Kasım'da Kennedy Caddesi Avrasya Tüneli çıkışı Zeytinburnu istikametinde moto kurye Yunus Emre Göçer'in (38) kullandığı motosiklete arkadan çarpmıştı. Kazada, ağır yaralanan Yunus Emre Göçer, kaldırıldığı hastanede 6 gün süren yaşam mücadelesini kaybetmişti.
Moto kurye Yunus Emre Göçer’in motosikletine arkadan çarpan Mohammed Hassan Shekh Mohamud, kazanın ardından polis merkezinde ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. Bu da tepkilere yol açmıştı. Tepkilerin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine moto kurye Yunus Emre Göçer'in ölümüne neden olan Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Mohammed Hassan Shekh Mohamud hakkında yurt dışı çıkış yasağı kararı verilmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 8 Aralık Cuma günü, şüpheli Mohammed Hassan Shekh Mohamud hakkında yakalama kararı çıkarılmasını ve yakalama anından itibaren 24 saat içinde Cumhuriyet Başsavcılığı'nda hazır edilmesini talep etmişti. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği de talep doğrultusunda şüpheli hakkında yakalama kararının çıkarılmasına karar vermişti. Ancak Mohammed Hassan Shekh Mohamud'un 2 Aralık'ta tarifeli uçakla Türkiye'den ayrıldığı ortaya çıkmıştı.