Marmara'da 7 ve üzeri deprem olacağını belirten Görür, İstanbul'un depreme hazır olmadığını ifade ederek tsunami uyarısında bulundu. Görür ayrıca depreme karşı alınması gereken önlemleri tek tek sıraladı. İşte Görür'ün dikkat çeken o açıklamaları...
Türkiye, jeolojik olarak aktif bir bölgede yer almakta ve önemli fay hatları üzerinde bulunmaktadır. Güncellenen deprem haritasıyla beraber yeni bir fay hattı da bulundu. Yaşanan tüm yeniliklerle ilgili detayları Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür TGRT Haber’e anlattı. Deprem konusunda hassas olan bölgelerin Erzincan ve Bingöl de bulunan Yedisu fay hattı olduğunu dile getiren Görür, “Bu kuzey Anadolu fayının en doğu ucunu oluşturur en son deprem burada 1794 senesinde yaşanmıştı. Her 250 senede bir ortalama burası deprem üretir. Tekerrür periyodu dolmuştur. Dolayısıyla günümüz itibariyle deprem üretmeye hazır bir duruma gelmiştir” dedi. Görür, İstanbul'da 7 ve üzeri büyüklüğünde bir deprem yaşanacağını fakat İstanbul'un bu depreme hazır olmadığını açıkladı.
"DEPREM HARİTASININ YENİLENMESİ İYİ BİR ŞEY"
Deprem haritasının yenilenmesinin iyi bir şey olduğunu söyleyen Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, dünyanın her yerinde de haritaların zaman zaman güncellendiğini ifade etti.
Konuşmasında yeni bir fay hattı bulundu iddialarına da değinen Görür, bu durumun çok üzerinde durulmaması gerektiğini çünkü Türkiye’nin büyük bir kısmının fay hattı üzerinde olduğunu söyledi.
“VATANDAŞLARI KORKUTMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL”
Görür, deprem üreten fayların üzerinde bulunan bir ülkede yeni bir fay bulunmasının çok önemli bir olay olmadığını ve bulunan bu fayın kamuoyuna açıklanmasının vatandaşları korkutacağını açıkladı
Daha bilinmeyen birçok fay hattı olduğunu söyleyen Görür sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bu işi bilim adamlarına bırakalım, bilim dünyasına bırakalım. Bilim dünyası da bu işi televizyona halka indirgemesin, anlamı yok. Yani Türkiye’de yaşayan herkes tektonik bir bölge olduğumuzu, burada paylarla örülü olduğumuzu, bizim ülkemizin deprem ülkesi olduğunu, her an her yerde her zaman büyük depremlerin er veya geç olabileceğini bilsin ama halkın en önemli dikkat edeceği bekleyeceği isteyeceği şey deprem dirençli yerleşim alanlarına sahip olunmasını istemesi olsun. Yani bizi yönetenlerden talebi deprem dirençli kentler, deprem dirençli yerler olmalı. Birçok ülkede 35 kişi tesadüfler ölüyor. Bizde ise 50 binler 10 binler toprağa veriyoruz. Bu da bize yakışmıyor bence.”
ERZİNCAN VE BİNGÖL’E DİKKAT! ZAMAN DOLDU…
Deprem konusunda hassas olan bölgelerin Erzincan ve Bingöl de bulunan Yedisu fay hattı olduğunu dile getiren Görür, “Bu kuzey Anadolu fayının en doğu ucunu oluşturur en son deprem burada 1794 senesinde yaşanmıştı. Her 250 senede bir ortalama burası deprem üretir. Tekerrür periyodu dolmuştur. Dolayısıyla günümüz itibariyle deprem üretmeye hazır bir duruma gelmiştir. Biriktirdiği enerji itibariyle ve özellikle de 6 Şubat depremleri burada belki stres seviyesini de değiştirmiş olabilir.” dedi.
Bingöl Karlıova'yla Bingöl Göynük arasının da endişe ettikleri bölge olduğunu söyleyen Görür, Bingöl Göynük arasından geçen fayın Tunceli ve Tunceli'yle bağlı illeri de etkileyebileceğini ve bu durumundan endişe duyduklarını dile getirdi.
Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür açıklamasına şu sözlerle devam etti:
“Dikkatimizi çeken bir de İzmir var ama İzmir'de yeterince fayların özelliklerini bilmiyoruz. Yani çalışmalar şimdi yapılıyor ama zaman olarak doğrusu yani pek söyleyebileceğimiz şeyler yok.
Bu illerin dışında önemli bölge olarak da Adıyaman, Hakkari ve Bitlis’i görüyoruz. Güneydoğu Anadolu'da sebebi de Arap levhasının bu 6 Şubat depremlerinden dolayı kuzeye doğru savrulmuş olması bu bölgeyi aşırı sıkıştırmış olabilir. Yani stres seviyesinin yükseldiğini düşünüyoruz. Böyle bir durumda Adıyaman Hakkari arasındaki o dağ kuşağı deprem bindirme zonu da depremler olabileceğini düşünüyoruz ve bu noktada da biraz daha yerel yönetimleri dikkatli olmaya çağırıyoruz.”
Depremin nerede ne zaman olacağını bilemeyeceklerini sadece bu konuda uyarılarda bulunabileceklerini söyleyen Naci Görür, Adana bölgesi ve Kıbrıs tarafında da deprem olabileceğini ancak insanları endişelendirecek bir şey olmadığını ifade etti.
Görür açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Bunun sebebinin deprem üreten Doğu Anadolu fayının 6 Şubat depremlerinde Kahramanmaraş’tan itibaren Adana havzasına doğru saçaklandığını sarktığını biliyoruz, işte bu uçların buradaki fayların stres alanının değişmiş olabileceğini buralara enerji transfer edilebileceğini düşünerek endişe ediyoruz ve Adana havzası, İskenderun havzasında özellikle dikkatli olunmalı diyoruz."
“UYARILAR DİKKATE ALINMALI”
"Bizim söylemlerimiz tamamen jeolojik verilere göre endişeye göre yoksa yani belirli bir ölçüme biçime şu anda dayanmıyor. Nitekim 6 Şubat depremlerini de biz bütün Türkiye'ye burada deprem geliyor, gelebilir olabilir dediğimizde Elazığ’da, Malatya'da, Kahramanmaraş’ta, Hatay'da bu tür verilere dayanarak söylüyorduk. Yani oranın jeolojik yapısına ve davranışına göre bu uyarıyı yapmıştık. Bu da son derece doğaldır. Jeolojik bir veriye dayanır. Ama kesin bir bilgi değildir."
İSTANBUL’DA 7 VE ÜZERİ DEPREM OLACAK
Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İstanbulluları kesin bilgi diyerek şu sözlerle uyardı:
Marmara bölgesinde 7 ve üzeri bir deprem olacağı kesin bir bilgi çünkü Marmara Denizi bir sismik boşluk batı tarafında 1912 yılında Şarköy'de deprem var. Doğu tarafında 1999’da Adapazarı’nda deprem var. İkisinin arasındaki deniz kısmında Kuzey Anadolu’nun kuzey kolu var ama burada deprem yok. Burası muhakkak kırılmak zorunda. Yani deprem muhakkak Marmara Denizi'ni vuracak.
Ayrıca bu bölgenin tekerrür periyodu da doğmuş durumda. En son 1766 yılından deprem olmuş ve 250 senede bir bu fay hattı deprem üretiyor. Sene 2024, yani burada da deprem olacağı belli. Bir de biz yıllarca deniz araştırmaları yaptık. Bütün sismik veriler, çalışmalar, denizaltı, deniz çalışmaları, buranın depreme gebe olduğunu ortaya koydu. Onu rahatlıkla söyleyebilirim. Şimdi dolayısıyla İstanbul demeyeyim y ani Marmara bölgesinde bir deprem bekliyoruz. Bu deprem özellikle İstanbul'u göz önüne aldığımız zaman adaların güneyindeki fayla Yeşilköy açıklarıyla Silivri açıkları arasında olan kesimde kırılma bekliyoruz. Bu ikisi birden kırılırsa bu fayların yani 7 buçuğa yakın bir deprem oluşacağı kesin. Bu depremden en fazla etkilenecek bir Avrupa Yakası’dır. Çünkü Avrupa yakasında zemin iyi değil. Bu bölgenin dinamiği gereği burada depremin hızı, depremin ivmesi, depremin sarsıntısı. Burada sıvılaşma yani rutin veriler bu bölgenin daha etkin, daha fazla hasar alacağını gösteriyor.
Görece olarak Anadolu yakasının biraz daha iyi olduğunu yani iyi derken bir şey olmayacak demek istemiyorum. Göreceli olarak böyle özellikle kıyılar yani ister Anadolu olsun isterse Avrupa yakasındaki kıyı bölgelerinde. Depremin şiddetinin en az 9’a çıkacağını söylüyoruz. Biliyorsunuz bütün deprem şiddeti en fazla 12’dir. Yani 9 şiddetinde bir deprem ciddi bir binalarda bile endişe oluşturacak bir şiddet demektir. Depremin büyüklüğü değil, büyüklüğü en fazla 7 buçuk en az 7. 2 ama depremin şiddeti bu kıyılarda 9 durumunda olacaktır. Şiddet depremi hissetme dereceğimizdir.
Yani diyelim siz Marmara'nın kıyılarında 12 şiddetinde hissedersiniz Yıldız dağlarında 5 şiddetinde hissedebilirsiniz. İstanbul gerçekten ciddi bir tehdit altında. Hem ülkemizin ekonomik, hem siyasi bağımsızlığını etkileyecek kadar önemli bir konu bu konunun ciddiye alınması gerekir. Bu konunun ciddiye alacak kişiler yetkililer omuz omuza, el ele, kol kola birlikte hareket etmek zorundadırlar. Aksi halde İstanbul’u depreme hazırlamak mümkün değildir.
TSUNAMİ RİSKİ ÇOK YÜKSEK SEVİYEDE
Marmara’da yaşanacak depremle birlikte tsunami riskinin de çok yüksek seviyelerde olduğunu dile getiren Görür, sadece Marmara depreminde değil bütün 7 ve üzeri olan büyük depremlerde tsunaminin yaşanacağını ifade etti.
Görür açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Kimi yerde tsunami dalga yüksekliği 2-3 metreyken kimi yerde 10 metreyi bulmuştur. Mesela özellikle bu Eminönü tarafından hisarlara doğru gidildiği zaman o sahilde hisarları aşan tsunami dalgaları 1509 kayıtlarında vardır. Bu demektir ki, tsunami dalgalarının yüksekliği 10 m civarındadır. Bizim teknik üniversitede yaptığımız araştırmalarda adaların güneyinde 17.000 sene önce denizde olan bir heyelan kayma nedeniyle yani sualtı heyelan nedeniyle 10 metre civarında bir tsunami olduğunu biz saptadık ve bunu yayınladık. Tsunami denizin hacminde olan değişikliğe bağlıdır. Şimdi hacim değişikliği faylarla da olabilir, hacim değişikliği ve o hacmi daraltmayla da olabilir.
Türkiye’deki tsunaminin nedeni, denizaltı heyelanları ve kaymalarıdır. Ama Japonya'daki tsunami nedeni deniz altında olan faylanmalardır. Yoksa denizin büyüklüğü ile küçüklüğü ya da suyla bir ilgisi yoktur."
"İSTANBUL DEPREME HAZIR DEĞİL"
İstanbul’un depreme hazır olmadığını açıklayan Görür, “İstanbul bu haliyle depremi karşılarsa büyük bir afet olur. Büyük bir yıkım olur, çok sayıda can kaybederiz.” dedi.
Görür sözlerine şu şekilde devam etti:
Biz İstanbul'un depreme nasıl hazır olması gerektiğini biliyoruz. Defalarca söyledik, anlaştık, anlattık ama bunu böyle plan ve yol haritasıyla henüz yapmadık. Ama herkes konuşuyor, yani siyaseti her türlüsü konuşuyor. Bu konuşmaların çoğu vitrine yönelik. Yani sözle bu iş olmuyor, asıl sahaya inip uygulama yapacaksın. İstanbul daha deprem hazır değil. İstanbul'un depremi hazır olabilmesi için İstanbul’u İstanbul yapan bileşenlerin depreme hazır olması lazım.
AİLE PLANLAMASI YAPILMASI LAZIM
"Yani İstanbul halkının depremi hazır olması lazım. İstanbul halkının depremi biliyor olması lazım. Depremde nereye gideceğini biliyor olması lazım. Aile planlamasını yapmış olması lazım. Evinde doğal gazı nasıl keseceğini bilmesi lazım. Elektriği nasıl kapatacağını bilmesi lazım. Deprem olduğu zaman nasıl hangi pozisyonu alacağını bilmesi lazım. Asansörü kullanmaması lazım. Merdiveni kullanmaması lazım. İstanbul halkının kaçak bina yapmaması lazım. Kaçak balkon yapmaması lazım. Normal plana projeye uyması lazım, iyi malzeme kullanması lazım. İyi mühendislik hizmeti satın alması lazım. Bunun için de yöneticilerin çok ciddi bir şekilde halk eğitimini yapması lazım. Biz hiçbir gün kapımızın çalınıp da belediyeden veya bir hükümetten yetkililerin gelip bize aile planlaması eşyalarımızı nasıl düzenleyeceğimizi, neler yapacağımızı, deprem olunca nerede toplanacağımızı söylediğini duydunuz mu? Bitti."
ALT YAPI ÇOK ÖNEMLİ
"İkincisi alt yapının yapılması lazım. Yani kanalizasyon, içme suyu, barajların, yolların, köprülerin, viyadüklerin yapılması lazım. Bunlar yapıldı mı? Güçlendirildi mi? Depreme dirençli mi? Bunların hiç birini bilmiyoruz. Benim gece rahat uyuyabilmem için birilerinin bunları yaptığını, bu güvenli olduğunu bilmem gerekiyor. Halen daha bana soruyorlar hocam bu demir yolları şu, denizaltı tünellerinden geçiyor. Bu denizaltı tünelleri sağlam mı değil mi? Adam bilmiyor. Bilgi yok yani onun kabahati diyemezsin. Bizim bazı şeyleri halka anlatarak yapmamız lazım. İstanbul’da 97.000 bina yerle bir olacak gibi gözüküyor Bu da demek oluyor ki, neredeyse bir milyon insanın can güvenliği yok demektir. Bunlar bir yolu olmalı şimdiden bir şeyler yapılıyor olması lazım."
EKOSİSTEM YERLE BİR OLACAK
Olası bir depremde ekosistemin tahrip olacağını söyleyen Görür, “Peki İstanbul'da insanlar nasıl yaşayacak? Kirlenmiş bir çevre ile toprağı lam suyla kanserojen maddelerle her türlü yıkımla molozla kirlenmiş bir İstanbul’da hayat nasıl devam edecek.” dedi.
Görür, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Milyonlarca ton yıkım malzemesi depremde açığa çıkacak. Moloz yani parlayıcı, patlayıcı, toksin, kimliğe ve her türlü madde açığa çıkacak. Bunları İstanbul'dan nasıl yok edeceksin kamyonlarla Anadolu'ya mı nakledeceksin, Marmara'ya mı dökeceksin? Üzerini mi örteceksin? Her durumda muazzam bir can güvenliği sağlık sorunu ortaya çıkar. Bunu şimdiden çözmenin yolunu bulamazsak geri dönüşüme tabii tutulacak planları, programları yapmazsak eğer deprem olduğunda hiç yapılamayacak. Bizi yönetenlerin bunu bugün düşünüyor olması gerekiyor."
"MARMARA GİDERSE ANADOLU DA DİZ ÇÖKECEK"
"Bütün Türkiye'nin ekonomisinin en büyüklerini Marmara'ya toplamışız. Marmara giderse Anadolu da diz çökecek demektir. Üretim yok, gelir yok, gider yok, işçi yok, aşçı yok. Her şey depremde büyük ölçüde tahrip oldu diyelim. Türkiye'nin ekonomisi tahrip olursa bu ülke kendini nasıl düzeltecek ya yani işçinin çalışması lazım. Üretimin olması lazım ki deprem yaralarını sarılsın. Ne yapacağız, biz el mi açacağız. Yani ülkemiz ekonomik olarak teslim mi olacak? Ben bunları düşününce gece uyuyamıyorum. "
NASIL ÖNLEMLER ALINMALI?
"Şimdi vatandaş olarak alacağımız şeyler tesadüfen denk gelirse hayatımızı kurtaracak, hayatımızı kolaylaştıracak şeyler. Yani deprem sırasında doğru yerde çökersen elini kolunu kapatırsan ve yıkım da uygun usulüne uygun olur sana bir üçgen bırakırsa sen kurtulursun. Veya işte diyelim ki belli ölçüde yapacağın şeylerle kurtulabilirsin bir ölçüde tesadüfen ama ve bunun da yüzdesi fazla olmaz.
Ama bir ülkede depremden korunmanın yolu o ülkedeki kentlerin, yerleşim alanlarının deprem dirençli olmasıyla ilgilidir.
Tayvan'da daha yakında 7. 6 deprem oldu. Bizde 10 binleri öldürdü, 50 binlere çıktı. Tayvan'da 5 kişi, 10 kişi tesadüfen öldü. Japonya'da da öyle yani deprem dirençli yerleşim alanlarında depremin sorunları minimum geçiyor, günlük yaşam bile değişmiyor, insanlar ölmüyor ve ekonomi gitmiyor. Ülke tamamen yerle bir olmuyor. Kişisel alınacak tedbirler tabii ki çok önemli ancak depreme kentini hazırlamadan dirençli yerleşim yerleri yapmadan hükümet ve belediyelerle ciddi tedbirler almadan sadece vatandaşa yat kalk kafanı kaldır, düdük çaldı, yat düdük çaldı kalk bunlarla bir ülkede eğer depremden korunacağını düşünüyorsan vay halimize. "