Sanatçı Safiye Soyman’ın, 24 yıldır MS (Multiple Skleroz) hastalığıyla mücadele eden oğlu Harun Akaröz, hayatını kaybetti.
Akaröz, solunum yetmezliğine bağlı şikayet üzerine gece saatlerinde götürüldüğü hastanede yaşamını yitirdi. Akaröz’ün rahatsızlığına iyi geldiği için yaklaşık 3 yıldır yaz aylarını Yeşilbaşköy köyünde geçiren Soyman, vefat haberini aldığı Bodrum’dan Burdur’a gitmek için yola çıktı.
Oğlunun vefatıyla yıkılan Safiye Soyman, “Ben bu acıya nasıl dayanacağım. Allahım, canım yavrum gitti. Uykusunda öldü. Oğlumun cenazesini almaya gidiyorum. Yavrumu Bodrum’da son yolculuğuna uğurlayacağım" dedi. Safiye Soyman'ın yakın arkadaşı Seda Sayan'a gözler çevrildi. Çok üzgün olduğunu söyleyen Seda Sayan, 2. Sayfa'nın haberine göre cenazede olmayacak. Eşiyle Amerika'da olan Seda Sayan uygun uçuş bulamadı ve "Burada dua göndermek dışında elimizden bir şey gelmiyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan taziye telefonu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sanatçı Safiye Soyman'a oğlunun vefatı dolayısıyla taziyelerini iletti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre Erdoğan, sanatçı Safiye Soyman'ı telefonla arayarak oğlu Harun Akaröz'ün vefatı dolayısıyla başsağlığı diledi.
Her şey bir anda alt üst oldu
Safiye Soyman'ın sağlıklı bir yaşam süren oğlu Harun Akaröz'ün hayatı, yaklaşık 1999'da bir kas ve sinir hastalığı olan Multiple Skleroz (MS) teşhisiyle altüst oldu. Hızla hastalığı ilerleyen ve yatağa mahkum kalan Akaröz'e annesi Soyman, bir bebek gibi bakmaya başladı.
Bütün mücadelesini çocukları için veren ünlü şarkıcı bir röportajında 'Harun'un geleceği garanti altında' sözleriyle oğluna güzel bir gelecek hazırladığını açıklamıştı.
"'Anne ayağımda karıncalanma var' dedi"
Safiye Soyman, oğlunun hastalık sürecini yıllar önce Anadolu Ajansı'na verdiği röportajda anlatmıştı: "O dönemde oğlum bana 'Anne ayağımda karıncalanma var' dedi, daha sonra ayakları birbirine dolanmaya başladı. Doktora gitti ancak 'Bir şey yok' demişler. Daha sonra gözünden anladım ve 'Oğlum bir göz doktoruna git' dedim. Orada da bir şey bulamadılar. 'MR çektirelim' dedim hastalık MR'dan sonra tespit edildi."
"Doktorlara 'Bu ölümcül bir hastalık mıdır?' diye sordum. 'Kanser, tümör değil' dediler. Ben de 'Şükürler olsun' dedim. Ne olduğunu bilmiyordum. O zamanlar bir gazinoda çalışıyordum. Bu hastalığı biz üzerimize bir gömlek gibi giydik ve taşıyoruz. Oğlum yine de nefes alıyor, ona şükrediyorum."
"Oğlum turizm bölümünü bitirdi. Hastalandı, eve kapatmadık, dışarıdan uluslararası işletme bölümünü de okudu ve mezun olma aşamasına geldi. İkinci diplomasını çok hastalandığı için daha alamadı ama çok yönlü bir çocuktu. Benim oğluma nazar değdi."