Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki görülen duruşmada sanıklar hazır bulunurken, duruşmayı müştekiler ile bazı siyasiler de takip etti.

Cinayetin azmettiricisi olduğu belirtilen tutuklu sanık Doğukan Çep, 2013'te Gezi olayları sırasında sol örgütlere müzahir bazı kişileri vurduğunu, bununla ilgili hakkında hukuki süreç başlatıldığını söyledi.

Gezi olayları sırasında "kırmızı fularlı kız" olarak bilinen Ayşe Deniz Karacagil'i de vurduğunu anlatan Çep, Karacagil'in daha sonra bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşı Murat Karayılan ile görüştüğünü öne sürdü.

Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Ne anlatıyorsun sen? Savunma yapacaksan yap, hikaye anlatma." diye sanığa tepki gösterdi. Sanık Çep ise "Başımdan geçen olayları anlatıyorum." ifadelerini kullandı.

Gezi olayları sonrası ceza aldığını, tutuksuz yargılandığını, dosyasının temyiz incelemesi için Yargıtayda bulunduğunu ifade eden sanık Çep, bir gün sabah namazını kılarken, maktul Ateş ve beraberindekilerin de namaza geldiklerini, Ateş ile burada tanışarak, hakkındaki temyiz sürecine ilişkin yardım istediğini anlattı.

Sinan Ateş'in, "Dosyana yardımcı olacağım" dediğini, bir süre sonra yaptıkları telefon görüşmesinde, "Bir kanal buldum halledecekler, 1 milyon lira para istiyorlar." dediğini ileri süren Çep, o kadar parasının olmadığını ancak 200 bin lira verebileceğini söylediğini, bu parayı Taksim'de bir otelde kendisine teslim ettiğini iddia etti.

Ateş'in daha sonra kendisinden 200 bin lira daha istediğini, Üsküdar'da bu parayı kendisine verdiğini iddia eden Çep, Ateş'in daha sonra kendisinden paranın tamamını istediğini, 250 bin lira daha ayarladığını öne sürdü.

Ankara Çukurambar'da bir pastanede Sinan Ateş ile buluştuğunu, Yargıtaydaki dosya ile ilgili, "Eli kulağında, bitti bitecek" dediğini, ama aradan süre geçmesine rağmen Yargıtaydaki dosyasının sonuçlanmadığını söyledi.

Sanık Çep, sonrasında Sinan Ateş ile aralarında geçenlere ilişkin şunları anlattı:

"Aralık ayı başlarıydı. Aradım, 'Abi eli kulağındaydı ne oldu 1 ay geçti' dedim. 'Kardeşim haber bekliyorum' dedi. 'Hani sonuna gelmiştik abi? Olmuyorsa paramızı geri alalım' dedi. 'Kardeşim çocuk oyuncağı mı parayı verdim nasıl alayım' dedi. 4-5 gün sonra aradım 'müsait değilim' dedi kapattı telefonu. Aramasını bekledim, aramadı. Ben arıyorum açmıyor. Bir iki gün daha bekledim sonra Eray yanımda, 'Ben bunu ayaklarından vuracağım' dedim. Öldürmeye göndersem 'öldürmeye gönderdim' derim. Allah'tan başka kimseden korkmuyorum. Ben ayağından 2-3 kere vurdurmaya gönderdim. Öldüğü için üzgünüm. Ben dördüncü gün İstanbul'da yakalandım. Baktım ölmüş. İstemediğim bir şey, üzüldüm."

- "ÖLMESİNİ İSTEMEZDİM, BİZ SUİKASTA GELMEDİK, ÖLSÜN DE İSTEMEDİK"

Sanık Çep, olayda adı geçen sanıklara yakıt ve yol parası olarak 4 bin lira verebildiğini iddia etti.

Sinan Ateş'in vurulmasına ilişkin, "Ben azmettirdim." ifadelerini kullanan Doğukan Çep, "Ben yaralamaya gönderdim, ne suikastı. Ayağından vurmaya gönderdim. 4 bin liraya suikasta mı gönderilir?" diye konuştu.

Sinan Ateş'in öldürülmesi olayında, cinayet mahallinde keşif yapan sanıklardan Suat Kurt'a Ankara'da bir işinin olduğunu belirterek yardım istediğini anlatan Çep, Kurt'un bunu kabul ettiğini anlattı.

Sanıklar Özyağci, Kurt, Balkaya'ya para vererek Ankara'ya gönderdiğini aktaran Çep, Kurt'un maktul Ateş'in ofisinin bulunduğu bölgede takibe başladığını söyledi.

Olay günü Kurt'un kendisini arayarak Ateş'i gördüğünü bildirdiğini anlatan Çep, şöyle devam etti:

"Kurt'un ardından ben de Eray'ı aradım 3 kişi olduklarını söyledim. 'Eray, Sinan Ateş'in ayaklarına 2-3 tane at, kimseye karışma gel' dedim. Ayaklarından vuruyor ama nasıl ölüyor bilmiyorum. Balistik raporuna baktım. Valla ölmesini istemedim. Ben suikast yaptıracak olsam sırtından vururum kimse görmez. Suikasta gelen adam silahı böyle tutmaz. Ben nasıl öldü bilmiyorum, şok oldum. Sadece yaralayayım dedim. Ölmesini istemezdim, biz suikasta gelmedik, ölsün de istemedik. Daha sonra Suat abi aradı 'ölmüş' dedi. Ben de 'maalesef' dedim. Ben cezama razıyım ama ben ayaklarından vurmaya gönderdim. Cebimizde para yok bin lira, iki bin lirayla suikast mı olur."

- "KİMİN MERMİSİYLE ÖLDÜ MERAK EDİYORUM"

Sanık Çep, suikastın başkaları tarafından kendilerine yaptırılmadığını iddia ederek, "Ben neden motosiklet arayayım, ev arayayım. Her şeyi ben ayarlıyorum her şeyi yapan benim. Nasıl biri bana yaptırmış oluyor? Biri bana bunu yaptıracak olsa neden para bulmak için çabalayayım, borç alayım." ifadelerini kullandı.

Ateş'in ölümünden üzüntü duyduğunu ifade eden Çep, "Kimin mermisiyle öldü merak ediyorum. Bunun araştırılmasını istiyorum. Eray ayağından vuruyor, mermiler aşağıya gidiyor. Karnından giren ölümcül darbe, o açı kimin açısı? Selman'ın açısı. Büyük şaibe var, bence Selman'ın mermisiyle karnından vuruldu." iddiasında bulundu.

Savunmanın ardından Çep'e, Ateş ile görüşme yaptığını iddia ettiği telefon numarası soruldu. Çep, "Telefona hat takmıyorum, FaceTime üzerinden konuşma yapıyorum." cevabını verdi.

- "RAHMETLİNİN GİRİŞ ÇIKIŞLARIYLA İLGİLİ BÜTÜN BİLGİLERİNİ DOĞUKAN'A ATAN BENİM"

Tutuklu sanık Suat Kurt, dosyanın sanıklarından Doğukan Çep'in, kendisine "Alacak meselesi var. Sana bir adres vereceğim. Bu şahıs saat kaçta giriş yapıyor, kaçta çıkıyor takip eder misin?" diye sorduğunu söyledi.

Çep'in bu isteğini kabul ederek Ankara'da gittiğini anlatan Kurt, mahkeme başkanının, "Bu adamı neden takip edeceğini sormadın mı?" şeklindeki sorusuna, "Doğukan, alacak meselesi olduğunu, bu kişinin dövüleceğini, en fazla ayaklarından yaralanacağını söyledi." cevabını verdi.

Kurt, Çep'in gönderdiği adrese giderek takibe başladığını belirterek, "Rahmetlinin giriş çıkışlarıyla ilgili bütün bilgilerini Doğukan'a atan benim. Böyle bir şeyin olacağını kestiremedim. Doğukan'ın, Eray'la telefonla görüşmesi sırasında vuracağını duydum. Olay günü adamı gördüğümü Doğukan'a söyledim. Bana 'Taksiye bin git' dedi. Taksiye binmeden önce silah sesini duydum. Rahmetlinin siyasi bir kimliği olduğunu bilmiyordum." savunmasını yaptı.

Duruşmaya öğle arası verildi.