Sivilcenin, yoğunlukla gençlerde ve ergenlerde görüldüğünden dolayı toplumun bazı kesimlerinde dokunulmaması ya da üzerinde durulmaması gereken bir durum olarak değerlendirildiğini ifade eden Medicine Hospital Dermatoloji Hekimlerinden, Uzman Dr. Buğlem Elgörmüş, bu lezyonların gözeneklerin tıkanması, hatta enfekte olması ile seyreden bir hastalık durumu olduğunu söyledi. Tedavi edilmediği takdirde ne kadar süreceği ön görülemeyen ve sonrasında da deriden kabarık, deriden çökük, kırmızı ya da kahverengi renkli lekeler kalabileceğini ifade eden Elgörmüş, “Sivilce tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır” dedi.

Sivilcenin oluşum nedenlerini sıralayan Dr. Buğlem Elgörmüş sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Sivilceler kıl köklerimizde, gözeneklerimizde deri artığı, keratin ve yağ salgısı birikmesi ve bu ağzın açıklığının tıkanması ile başlayan bir süreçtir. Eğer ağız hava ile temas ederse bunlar siyah noktalar, deri ile kapalıysa beyaz noktalar olarak kendilerini gösterirler. Bu tıkanma sonrası bölgeye bağışıklık sistemi hücreleri göç eder ve burada bir yangı başlar. Bu da cildimizde kızarıklık olarak görülür. Eğer sürece cildimizin sürekli bakterisi P.acnes de katılırsa, işte o zaman püstül adını verdiğimiz küçük apseler oluşmaya başlar. Birden fazla kıl kökü yangı sırasında yırtılabilir, birleşebilir, akıntılı apseler ve nodüller, kistler oluşabilir.”

“Her cilt tipinin ayrı bir çözümü var”
Tedavisinin ise her cilt tipine özel olmasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Elgörmüş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Oluşumun tek bir nedeni olmadığı gibi, tek bir çözümü olması imkansız. Beklemek ise hiçbir fayda vermeyecektir. Bizler kliniklerimizde cilt tipinize bakarak, ihtiyaçlarınızı belirleyerek kişiye özgü bir tedavi planı çizip hastalarımızı kontrol altında tutarız. Düzenli aralıklarla görür, gerek sürülecek etken maddeler, gerek, ağızdan alınan ilaçlar ve gerekse cihazlarla müdahale ederek, sivilce ve komedonların sayı ve büyüklüklerini azaltmayı, sivilcelerin iz bırakmadan geçmesini hedefleriz. Bazı hastaların şiddet durumu, iz kalmamasına olanak tanımaz. Bu durumlarda da akne skar tedavilerine, deri kalitesine, hyalüronik asit ve kollajen miktarının arttırılmasına yönelik uygulamalara başvururuz. Hasta doktor uyumu yakaladığımız vakalarımız yüz güldürücü sonuçlarla bizleri de çok mutlu eder.”