Dünya güne Suriye’den gelen tarihi nitelikteki gelişmelerle başladı. 27 Kasım’da Beşar Esad liderliğindeki Baas rejimine karşı silahlı taarruz başlatan HTŞ önderliğindeki muhalifler, yaklaşık 10 günlük ilerleyişin sonunda ülkenin başkenti Şam’a girerek, kontrolü ele geçirdi. Esad, Suriye’den kaçarken sokaklar 61 yıl süren rejimin sona ermesini sokaklara dökülerek kutladı.
Suriye’den sıcak gelişmelere ilişkin haberler gelmeye devam ederken, “Bundan sonra ne olacak sorusunun cevabı da merak edilmeye başlandı. Sosyolog, tarihçi ve yazar İsmail Öz, yaşanan gelişmeler ışığında Suriye ve bölgede neler yaşanabileceğine ilişkin tespitlerde bulundu. İşte o açıklamalar:
“BUNDAN SONRASI TÜRKİYE’NİN ARZU ETTİĞİ EKSENDE OLUR”
“Öncelikle şunu belirtelim: Suriye, ‘Arap baharı’ denen süreçle başlayan inkılabını bugün itibariyle tamamlamıştır. Hiç kuşku yok ki Suriye’nin bundan sonraki süreci, Türkiye’nin de arzu ettiği eksende gelişecektir. Geçiş döneminin türbülansları mutlaka olacaktır. Fakat kısa süre içinde çok daha özgür ve anayasal yeni bir devlet göreceğiz. Dünyadan da çok hızlı tanıma adımları gelecektir. Zira bütün gelişmeler, BM antlaşmalarına uygun seyrediyor. Muhalifler devrik başbakandan iktidarı devralıyorlar; açık bir zeminde. Bunun üzerine, ’Tüm uluslararası antlaşmalara bağlılık’ zemininde de ilerlemeler olursa bu, Suriye Devleti’nin yeni bir anlayışla devamı anlamına da gelecektir. Suriye, BM ve İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi gibi yapılarda da aynen varlığına devam edebilecektir.”
TERÖRİSTAN HAYALİNİN SONU
“Bugün Suriye’de çok fazla kaybeden var. ABD’nin, Rusya’nın, İran destekli Hizbullah’ın yanında, İsrail’ın arz-ı mevud hayali de kaybetmiştir. Ayrıca PKK-YPG de kaybetmiş olacak ‘teröristan’ hayaliyle ilgili, çok yakın bir zamanda. Zira artık bir devletin her türlü imkanına erişmiş ÖSO var. Türkiye de bu anlamda çok net bir tavır sergileyecektir. Bugünkü gelişmeler, Türkiye’nin devlet ve kurmay aklının varlığını da düşündüğümüzde mutlaka geleceğe de etki edecektir. Çok daha demokratik ve özgür bir Suriye’nin kapıları sonuna kadar aralanmıştır. Gereken şey, bir zafer sarhoşluğunun, egoizmin ya da bir oksijen çarpmasının etkilerinden korunmaktır. Bu da başarıldığı takdirde çok güzel şeyler göreceğimizi umuyorum. Dile kolay; Baas rejiminin sonu olarak bakarsanız 61 yıllık, Esad ailesinin yönetimdeki sonu olarak bakarsanız 53 yıllık, Arap Baharı denen süreçle başlayanların sonu olarak bakarsanız da 13 yıllık zulüm bitti Suriye’de.”
SURİYELİLERİN GERİ DÖNÜŞ YOLU AÇILDI
"Bütün bu yaşananlardan olumlu yönde en çok etkilenecek olan ülke elbette Türkiye’dir. En başta ‘ensar’ ruhu ile misafir ettiği ve bugün sayıları 3 milyona yakın olan Suriyeli göçmenlerin ‘onurlu ve güvenli’ bir şekilde ülkelerine dönmelerinin yolu açılmıştır. Bunun Türk siyasetinde oluşturduğu gerilim, başta kiraların artışı ile sonuçlanan konut arzı sorunları gibi pek çok konuda da büyük bir rahatlama sağlayacaktır. Bu zeminden bakıldığında Suriyeliler üzerinden yapılan her türlü provokasyon da bitecektir. Dolayısıyla Avrupa da rahat bir nefes almıştır, diye inanıyorum. Artık denklemi değişmiş bir Orta Doğu ve dünya vardır. Konjonktür çok iyi okunmuş ve çok hızlı hareket edilerek kazanılmış haklı bir zafer vardır… Türkiye’nin arzu ettiği Suriye herkese huzur verecek, terörsüz bir Suriye’dir. Ve bunun da mutlak takipçisi olacaktır. Planlı bir geri dönüş için de gereken ne ise yapılacaktır.”
