Genel seçimlerde ittifak yapan İyi Parti ile CHP arasında ipler gerildi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın aday olmasını isteyen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yerel seçimler öncesi iki isme yönelik zehir zemberek açıklamalarda bulundu.
Yerel seçimlere kendi adaylarıyla gireceklerini ilan eden Akşener'in ifadeleriyle birlikte İyi Parti'de istifalar peş peşe geldi.
Partiye operasyon çekiliyor dedi: Savaş ilan etti
Partisine operasyon çekildiğini öne süren Akşener, İyi Parti'den istifa eden bazı isimlerin CHP ile görüştüğüne dikkat çekti.
“Partimize kurumsal operasyon olduğu ortaya çıktı.” ifadelerini kullanan Akşener, “Şu an itibariyle bir savaş ilanı olarak kabul ediyorum. Varım, buyursunlar. Ben idmanlıyım.” şeklinde konuştu.
'Korkup milletin isteğini kabul etmediler'
Daha sonra İmamoğlu ve Yavaş'ı 'korkak olarak nitelendiren Akşener, 'Aynı şekilde Saraçhane'ye 2'nci kere gittim. Bugün sövenler, o gün rahmetli anama kadar götürdüler işi. Ama kazanana kadar ağzımı açmadım. O masaya götürdüm, masadan kovuldum. Ama ikisi de (Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş) korkup, milletin isteğini kabul etmediler.' dedi.
Akşener'in gündem olan ifadeleri sonrası İyi Parti'den genel seçimler öncesi ayrılan Yavuz Ağıralioğlu konuyla ilgili konuştu.
'Yüzünde Rabbi Yessir gördüğünüzü ifade edebildiğiniz, Fatih Sultan Mehmet'e benzettiğiniz birine bugün savaş açıyorsunuz'
Siyasette bu denli yapılan değişimlerin vatandaşlarda tereddüt yaratacağını söyleyen Ağıralioğlu, 'Yüzünde Rabbi Yessir gördüğünüzü ifade edebildiğiniz, eşine iltifatlar ettiğiniz, kararlılığını Fatih Sultan Mehmet'e benzettiğiniz birine bugün savaş açıyorsunuz.' dedi.
Konuyla ilgili sözlerine devam eden Ağıralioğlu, Akşener'in İmamoğlu ve Yavaş'ı aday göstermek isteyip altılı masadan kalktığı süreci hatırlattı.
'Masaya bunların Cumhurbaşkanı yardımcılığına razı edilerek döndürülüyorsunuz şimdi de onlara savaş açıyorsunuz'
Ağıralioğlu, 'Masadan onları aday etmek hassasiyetiyle, kazanacaklarını umduğunuz için ve memlekette seçim kaybını bunlarla engelleyeceğinizi öngördüğünüz için kalkıyorsunuz. Sonra masaya bunların Cumhurbaşkanı yardımcılığına razı edilerek döndürülüyorsunuz şimdi de onlara savaş açıyorsunuz. Bu aradaki farkı millet hanımefendiye sorar. Bunu yeni mi gördünüz diye sorar.' şeklinde konuştu.
'Bugün savaş açtıklarınıza dün az kalsın memleketi teslim ediyordunuz'
Takvim'e açıklamalarda bulunan Yavuz Ağıralioğlu'nun ifadeleri şu şekilde:
'Bugün savaş açtıklarınıza dün az kalsın memleketi teslim ediyordunuz. Seçmenin soracağı şey budur. Savaş açtığınız adamlara memleketi teslim etseydiniz millet mi savaş açacaktı bundan sonrasında ne olacaktı ben anlamadım. Dolayısıyla siyasette zaman ve söz tabiki değişir ama bu tonlamada değişim millette tereddüt sebebidir.
'Aradaki farkı millet hanımefendiye sorar'
Yüzünde Rabbi Yessir gördüğünüzü ifade edebildiğiniz, eşine iltifatlar ettiğiniz, kararlılığını Fatih Sultan Mehmet'e benzettiğiniz birine bugün savaş açıyorsunuz. Masadan onları aday etmek hassasiyetiyle, kazanacaklarını umduğunuz için ve memlekette seçim kaybını bunlarla engelleyeceğinizi öngördüğünüz için kalkıyorsunuz. Sonra masaya bunların Cumhurbaşkanı yardımcılığına razı edilerek döndürülüyorsunuz şimdi de onlara savaş açıyorsunuz. Bu aradaki farkı millet hanımefendiye sorar. Bunu yeni mi gördünüz diye sorar. Yahut bunu biliyorduysanız nasıl teklif ettiniz. Bilmiyorsanız bu öngörüsüzlük nedir diye sorarlar. Bu tonlamada çıkışların sansasyonel etkileri de olur.
'Bugün 'ben istemiyorum' diye hat çektiklerinize dün 'kefalet' olmanız sizi sıkıntıya sokar'
Hanımefendi şunu çok iyi bilir. Yerel seçimler partililiğin çok düştüğü adayların daha öncelendiği seçimlerdir. Bugünkü kararlılık Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde olması gerekirdi. Bugün 'ben istemiyorum' diye hat çektiklerinize dün 'kefalet' olmanız sizi sıkıntıya sokar. Seçmen daha önce oy topladığı ittifaka savaş açmanızı, operasyon yapıyorlar bana diye bağırmanızı anlamaya çalışıyor olabilir. Ama son tahlilde yahu dün öyle söylüyordunuz bugün böyle bu kadar kısa zamanda bu kadar öngörüsüzlüğün hesabı da seçmenin kalbinde güvensizlik olarak durur'