GÜNDEM

Video/Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ: Kemal Bey attığı imzayı inkar edecek insan değildir

Loading...

Abone Ol

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda desteklediği Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptıkları gizli anlaşmaya göre, seçimlerin kazanılması halinde İçişleri Bakanlığı, iki bakanlık ve MİT'i alacaklarını söylemişti. Sözlerinin arkasında duran Özdağ, katıldığı canlı yayında, "Yazılı mutabakat metni bende ve Kemal Bey'de var. Protokol CHP adına Kemal Kılıçdaroğlu ve Zafer Partisi adına Ümit Özdağ tarafından imzalanmıştır. Kemal Bey attığı imzayı in kar edecek insan değildir." ifadelerini kullandı.

"İÇİŞLERİ BAKANI OLACAKTIM"

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ geçtiğimiz günlerde çok konuşulacak bir açıklama yaptı. Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu ile kamuoyuna açıklanmayan ikinci bir yazılı anlaşma yaptıklarını belirterek, "Yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve Millî İstihbarat Teşkilâtı konusunda Kemal Bey'le mutabık kaldık. Ama o sözlü anlaşmaydı. Bakanlıklar yazılı mutabakatta vardı. Ben İçişleri Bakanı olacaktım." dedi.

ÖZTRAK YALANLADI

İddiaları yalanlayan CHP Sözcüsü Faik Öztrak ise, "Zafer Partisi ile kamuoyuna açıklanan bir protokol yapıldı. İki protokolde de İçişleri Bakanlığı ve MİT ile ilgili bir madde yer almadı." diye konuştu.

"İÇİŞLERİ BAKANLIĞINI TALEP ETTİK, ÇOK AÇIK"

Habertürk canlı yayınına katılan Zafer Partisi lideri Özdağ, konuya ilişkin çok konuşulacak açıklamalar yaptı. Özdağ, Kılıçdaroğlu'nun attığı imzayı inkar edecek bir insan olmadığını belirtti. Özdağ şunları söyledi: "Sayın Kılıçdaroğlu beni 14'ü gece araması gerekirken 6 gün sonra aradı. 14 gün vardı zaten. Protokolün hazırlanması, görüşülmesi, çalışılması son 3,5 günde oldu, imzalandı. CHP Gençlik Kolları bir tweet atmış, sığınmacılar gitsin vs. diye. Ben de 'gençler gidecekler ben İçişleri Bakanı olarak imzalayacağım' dedim. O gün protokol imzalanacaktı. Eğer Zafer Partisi, AK Parti ile yaptığı görüşmelerde İçişleri Bakanlığını talep etmişse şart olarak ve Anadolu Kalesi projesini talep etmişse, Kemal Kılıçdaroğu'nu desteklemek için biçki, dikiş, nakış kurslarını talep etmiş olabilir mi? Neyi talep ettik? Çok açık; İçişleri Bakanlığı. Detaylara girmiyorum, iki bakanlık ve Milli İstihbarat Teşkilatı.

"ÖZTRAK, KEMAL BEY'LE GÖRÜŞSEYDİ BÖYLE BİR AÇIKLAMA YAPMAZDI"

Millet İttifakı ile hiçbir zaman birlikte olmadık. Parlamenter sistemine geçiş belgesini Cumhuriyetin kuruluş esaslarını reddedici belge olarak görüyoruz. O belgenin dini hürriyetlerle ilgili düzenlemelerin öngörüldüğü bölümde yapılan açıklamalar milli ve üniter devleti yok eden açıklamalardır. Biz CHP genel başkanı ve onunla yaptığımız protokolde ilkeler çerçevesinde destek verdik. 66. madde hiçbir şekilde metine alınmamış. Aksine bunlar değiştirilmeli, sorgulanmalı diye açıklamalar yapan genel başkanlar vardı. Biz üç görüşme yaptık. Daha önce hiç görüşmedik. CHP Sözcüsü yoktu. Faik Bey'in söylemiş olduğu kendi aralarındaki iletişim sıkıntısıdır. Protokol imzalarken Kemal Bey'in danışmanı orada, benim de genel başkan yardımcım orada. Sayın Öztrak deneyimli bir politikacıdır. Kemal Bey'le görüşmüş olsaydı böyle bir açıklama yapmazdı.

"PROTOKOL KILIÇDAROĞLU VE ÖZDAĞ ARASINDA İMZALANMIŞTIR"

İçişleri Bakanlığı ve 2 Bakanlık yazılı ama MİT konusunda sözlü olarak konuşuldu. MİT'le ilgili yazılı bir şey yoktu. Kimse şunu söylemesin, bu gizli bir anlaşmaydı diye. Eğer 28'nde seçimi kazansaydı ben İçişleri Bakanıydım. İki arkadaşım bakandı. Kemal Bey imzaladığını inkar eder mi? Diğer iki bakanlık için Kemal Bey'le konuştuk, bir karar vermediğimiz için o bakanlıkları açıklarsam doğru olmaz. Protokolde İçişleri Bakanlık ve 2 bakanlık yazıyor. Adını koymadık. Değişik bakanlıkları konuştuk; fakat o konularda bir karar vermedik. Hangisi olacağı konusunda. Bazı bakanlıkların bölünmesi söz konusuydu. Bizim talip olduğumuz başka bir bakanlık var, bölünmesi söz konusu değildi. O konuda el sıkışma olmadı. Anlaşma İçişleri Bakanlığı ve diğer bakanlığın sayısı üzerinde yapıldı. Yazılı mutabakat metni bende ve Kemal Bey'de var. Protokol zaten Millet İttifakı ile Zafer Partisi arasında değil. CHP adına Kemal Kılıçdaroğlu ve Zafer Partisi adına Ümit Özdağ tarafından imzalanmıştır.

"KEMAL BEY ATTIĞI İMZAYI İNKAR EDECEK İNSAN DEĞİLDİR"

Görüşmelerle ilgili tutanak düzenlemedik; sadece protokol var. Bir de üzerinde çalıştığımız protokol var. Kemal Bey ve benim el yazısıyla değiştirmeler yaptığı tutanak var. O duruyor. Sonra onlar temize çekildi imzaladık. Hiç kimse şöyle bir şey söyleyemez; ortada bir büyük seçim ittifakı var. Bu ittifak sonunda Türkiye'nin Cumhurbaşkanı belirleyecek. Zafer Partisi herhangi bir şart ileri sürmeden, temel ilkeler dışında, karşılıksız bu sürecin içerisinde yer almadan, görev üstlenmeden destek verdi. Hayır! Sığınmacıların ve kaçakların geri gönderilmesi konusunda bizim kendimiz dışında kimseye güvenimiz yok. Ancak o protokolde bizim yapacağımız ifade edilirse çözülürdü, biz de öyle yaptık. Bu seçimde değişik ittifaklar oldu. Hem Cumhur hem Millet İttifakı ittifaklar yaptı. CHP kendi listelerinden DEVA'yı, Saadet'i Meclis'e soktu. 4 partiye 39 milletvekili alarak, Millet İttifakı'nı desteklediler. İkinci tura kaldığı zaman Zafer Partisi de CHP Genel Başkanını destekledi. Desteklerken 'Biz ne bakanlık bir şey istiyoruz, biz sizi öylesine destekliyoruz' mu dedi. Bu siyasetin doğasına aykırı. Bunun üzerinden çok fazla tartışmaya gerek yok. Ben bu gece bunun kapanacağını düşünüyorum. Kemal Bey attığı imzayı inkar edecek insan değildir.

"İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN NASIL BİR GÜÇ OLDUĞUNU BİLİYORUM"

CHP bu bakanlıkları, İçişleri Bakanlığı kendi uhdesinde idi. Bahsedilen iki bakanlık kendi uhdesinde bakanlığı devredeceği için diğer partilerin söz söyleme hakkı yoktu. Yıllardan beri güvenlik çalışıyordum. İçişleri Bakanlığı'nın nasıl bir güç olduğunu biliyorum. Türkiye'nin karşısında temel meseleler sığınmacılar meselesi, uyuşturucu, İstanbul depremi ve ekonomi meselesidir. Bizim ekonomide Zafer Partisi olarak etkinliğimiz olmayacaktı. Ama İçişleri Bakanlığı olarak sığınmacı, kaçakçı, işgalcilerin geri dönüş sürecini etkili bir şekilde yönetmek. Uyuşturucu ile mücadele etmek ve İstanbul'u depreme İçişleri Bakanlığı'nın imkan ve kabiliyetleri konusunda büyük bir atılımı temsil ederdik. Geri Kabul Anlaşması'ndan çekilme konularında hükümet içerisinde büyük bir ağırlık oluşturur ve bunu İçişleri Bakanlığı ve diğer bakanlığın verdiği güçle Türk kamuoyunun temel meselesi haline getirir ve onu da en kısa zamanda gerçekleştirirdik."